Muséum National d’Histoire Naturelle’den Antoine Balzeau liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi, burnun hemen üzerinde bulunan küçük boşlukların, beynin ön lobun boyutuyla bağlantılı olduğunu ortaya çıkardı.
Beynin bu kısmı, konuşma, duygu ve planlama gibi bizi benzersiz bir şekilde insan yapan süreçlerden sorumlu. Şimdi ise sinüsler, bilim insanlarına beynin bu bölümünün gelişimini anlamaları için başka bir yol sağlıyor.
Frontal sinüsler ayrıca, insan öncesi bazı özelliklere sahip olmalarına rağmen, bizim cinsimize ait olan Homo naledi için ek destek sağlayan çalışma ile, farklı eski hominin türleri arasındaki ilişkileri araştırmak için yeni bir yol sunuyor.
Araştırmanın yazarlarından Dr. Laura Buck, “Erken homininlerde ve insan olmayan maymunlarda, frontal sinüslerin boyutu ve şekli, içinde büyümeleri için mevcut olan alan miktarı ile doğrudan ilişkili.” diyor.
“Bu türler ve kendimiz de dahil olmak üzere sonraki homininler arasında gördüğümüz değişiklik, kafatasının düzenlenme ve gelişme biçiminde bir değişime işaret ediyor. Bunun, bu taksonlarda önemli beyin genişlemesi görmeye başladığımız noktada olmasıyla ilgili olabilir.”
Boynuzlugiller ve primatlar gibi diğer hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, sinüslerin türler arasında farklılık taşıyabileceğini göstererek, sinüslerin aynı zamanda eski insan türlerini ayırt etmede yardımcı olup olmayacağına olan ilgiyi artırdı.
İnsan evriminin kesin yolu, türümüzün nasıl ortaya çıktığı ve ne kadar yakın akrabamız olduğu konusunda birbiriyle rekabet eden birçok teoriyle hala hararetli tartışmaların konusu. Eski türlerin sinüslerini incelemek, bunu ele almaya yardımcı olabilir.
Maksiller ve frontal sinüsler, primatlarda sadece insanlarda ve en yakın akrabalarımız olan şempanzelerde ve gorillerde bulunduğu için özellikle ilgi çekici.
Bu yeni çalışma, frontal sinüsün varyasyonu ve bunun insan evrimi hakkında ne ortaya koyduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek için 20’den fazla türden 94 hominin fosilini inceledi.
İNSAN EVRİMİNİ İNCELEMEDE SİNÜSLER
Araştırmacılar, frontal sinüslerin 3B modellerini oluşturmak için örneklerin BT taramalarını kullanarak yapıları dijital olarak yeniden yapılandırmalarını sağladı. Bu modeller daha sonra farklı türler arasında karşılaştırılabilecek ölçümler yapmak için kullanıldı.
Sinüs boyutu, Australopithecus gibi erken hominin türlerini ayırt edemezken, son iki milyon yılda daha yeni Homo türlerini ayırabiliyor.
Çalışma, Homo erectus, Homo neanderthalensis ve Homo sapiens gibi türlerin, araştırmacıların öne sürdüğü, daha büyük beyinler gibi özelliklerin gelişiminin neden olduğu evrimsel kısıtlamalarla bağlantılı olabileceğini öne süren farklı sinüs boyutu aralıklarına sahip olduğunu buldu.
Bu ilişki, tartışmalı Homo rhodesiensis türüyle ilişkili örnekler de dahil olmak üzere, kimliği şu anda belirsiz olan Orta Pleistosen (770.000 ila 120.000 yıl önce) homininleri için de görüldü.
İnsan dışı ve insani özelliklerin karışımı, bilim insanları için bir kafa karışıklığı kaynağı olan Homo naledi’nin sinüsleri, Homo erectus’unkilere benziyordu. Bu, Homo naledi’nin insan statüsünü destekliyor ve evrimsel geçmişini deşifre etmeye yardımcı olmak için kullanılabilecek daha fazla bilgi ekliyor.
Çalışma ayrıca, Homo erectus’tan itibaren bu sinüsler ile frontal lobun boyutu arasındaki bağlantıları göstererek kendi evrimimiz hakkında yeni bilgiler ortaya koyuyor. Sinüslerin boyutu, günümüzde çoğu insanın sahip olduğu ve baskın el ile ilişkilendirilebilecek bir özellik olan, beyin loblarından birinin diğerine göre kısa bir uzantısının gelişmesiyle tutarlı.
Araştırmacılar, eski insan fosillerinin gelecekteki çalışmalarının, bu özelliğin gelişimini daha iyi anlamak için sinüsleri ölçeceğini ve potansiyel olarak türlerimizin ve yakın akrabalarımızın nasıl ortaya çıktığına dair yeni bilgiler sunacağını umuyorlar.
Kaynak: https://arkeofili.com/sinusler-eski-insanlarin-evrimini-aydinlatiyor/
Yorumlar
Vay be çok ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız