Tarih 15 Ağustos 1951'di. Fransa için son derece sıradan bir gündü. Ta ki ülkenin güneyinden, Pont-Saint-Esprit kasabasında bir 'delilik hali' hızla yayılana kadar.
Tarihte görülmemiş ve o günden sonra da bir daha görülmeyen bir salgın ortaya çıktı. Bu salgın, Fransızca deyimi ile "l'affaire du pain maudit'", Lanetli Ekmek Olayı olarak tarihe geçti. Kasabadaki tüm insanlar akıl sağlıklarını yitirdi.
Salgınların birçoğu böylesi garip isimlere sahipti. Hıyarcıklı veba, Çiçek hastalığı, sarıhumma gibi. Hatta yakın tarihte yayılan salgınların adları da bu gariplikte seyretti. Kabakulaktan domuz gribine değin olduça geniş bir 'garip ad' skalası vardı salgınların. Kimi onlarca kimi milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Ancak hemen hepsinin semptomları birbirini andırıyordu. Ekseriyle ağır bir grip gibiydi. Kimi zaman solunum kimi zaman bir deri hastalığı olarak ortaya çıkıyor, olağanüstü bir ateş durumu dışında fiziksel hasarla sınırlı kalıyordu.
Ancak Lanetli Ekmek olayını tüm bu salgınlardan ayıran bir şey vardı. O da paranormal belirtileriydi...
Belirtiler, kasabanın fırınında üretilen ekmeği tüketen insanlarda görülüyordu. Hepsi gerçeklik algılarını yitirmişti. Kusma, kan basıncı düşüşü ve halsizlik gibi sıradan gıda zehirlenmesi belirtilerini halüsinasyonlar takip etmişti. Ekmekte bulunan kimyasal, tüketenlerin beyninde oldukça şiddetli hasarlara yol açmıştı ve bu sanrılar nedeni ile derisinin yandığını düşünerek kendisini pencereden atan insanlar görüldü.
Bilincini neredeyse kaybeden birisi kendisini insan yiyen bir kaplanın takip ettiğini düşünüyordu. Beyninin kırmızı yılanlar tarafından ele geçirildiğini düşünen iki bacağı kırık bir kimse de sürünerek kaçmaya çabalıyordu.
Olayı daha da ilginç kılan, o ekmeklerden yiyen hayvanlarda da birbirinden ilginç semptomlar görülmesiydi. Taşları yemeye çabalayan köpekler dişlerini kırmıştı. Ördekler penguen gibi yürümeye ve penguen gibi ses çıkarmaya başlamıştı.
New York Times, bazı insanların ilahi sesler duyduğunu ve parlak renkler gördüklerini yazdı. Halüsinasyonlar nedeni ile 5 kişi hayatını kaybetti. 50 kişi akıl hastanelerine kapatıldı. 300 kişi de çeşitli hastalıklara yakalandı.
Aynı yılın kasım ayında British Medical Journal'da, 'Zehirlenmenin Çıkışı' başlıklı bir yazı yayımlandı. Bu gizemli olayın perdesi bu yazı ile biraz olsun aralanmıştı. Yazıyı kaleme alan bilim insanlarına göre bu olay, ekmek yapımında kullanılan çavdardaki ergot mantarının kontaminasyonu yüzünden yaşanmıştı.
Bu iddianın geçerliliği için yeterli delil yoktu. Ardından farklı iddialar da türemeye başladı.
Bir başka iddiaya göre olayın faili çavdar değil, cıvaydı. Cıvadan kaynaklı su kontamine olmuştu. Bu da kimilerince yeterli ve gerçekçi bir varsayım değildi. Hiçbir malzemenin kontamine olmamıştı. Bu bir CIA projesiydi. Beyin yönetimi için üzerinde çalışılan bir deney kapsamında, ekmeklere halüsinojen bir madde olan LSD (Liserjik asit dietilamid) kasıtlı olarak eklenmişti. Bu komplo teorisine göre insanlar denek olarak kullanılmıştı. CIA ise bu ithamı her zaman reddetti.
Ergot mantarı, çavdar mahmuzu zehirlenmesi de denilen ergotizm hastalığına yol açabiliyordu. Bu hastalıkta Lanetli Ekmek Olayı'nda görülen belirtiler de mümkündü. Milattan sonra 900 ile 1300 yılları arası ergot alkoloidleri ile ilişkili 20.000 ile 50.000 arası ölüm vakası kaydedilmişti.
Ancak işlenmiş haldeki ergot alkoloidlerinin böylesi bir etki yaratması da pek gerçekçi değildi. Dolayısıyla Lanetli Ekmek Olayı'na neden olan şey tarihte bir sır olarak kaldı.
Kaynak: 1
Yorumlar
Bu olayı daha önce hiç duymamıştım!
Hayatımda okuduğum en ilginç olaylar arasında ilk 5'e net girer
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız