Amerika’nın tarihi olarak bilinen keşfi Christopher Colombus tarafından 1492 yılında gerçekleşti. Elbette Amerika’yı ilk keşfeden Colombus değildi fakat onun sayesinde göç yolları açılmış oldu. Böylelikle Avrupa’dan ve özellikle İngiltere’den birçok koloni Amerika’ya yani deyim yerindeyse Yeni Dünya’ya doğru yola çıktı. Amerika’nın İngiltere’den gelen ilk kolonileri Kraliçe I. Elizabeth tarafından gönderildi. İngiliz aristokrat Sir Walter Raleigh tarafından finanse edilen ve aynı zamanda yönetilen göçler başlangıçta keşif amaçlı gerçekleştirildi.

Amerika’nın kuzeyinde bulunan Roanoke adasını yerleşke olarak seçen Sir Walter Raleigh, İngiltere’den tam 115 kişilik kadın, erkek ve çocukla adaya geri döndü. 1587 yılının ağustos ayında adaya gelen İngilizler Amerika’ya yerleşecek olan ilk kolonilerden biriydi. Şimdilerde Kuzey Carolina olarak anılan Roanoke adası yeni yerleşimciler için gayet uygun bir yerdi. Fakat koloni, uzun süren yolculuk ve o dönemin yetersiz denizciliği nedeniyle yolda erzaklarının büyük bir çoğunluğunu yolculuk esnasında kaybetti.

Koloninin başına vali olarak atanan John White durumun daha fazla devam ettirilemeyeceğine karar verdi. Ve adaya gelişlerinden bir sene sonra İngiltere’ye erzak ve gerekli yardım almak için geri döndü. Bu sırada adada bulunan yerlilerle de sorunlar büyümeye başladı. Başlarda gayet hoşgörülü görünen ada halkı sonraları gelen göçmenlerle anlaşamamaya başladı. 115 kişilik koloni kendi içinde bir düzen sağlamaya çalışarak bulundukları alanı güvenli hale getirdiler. Fakat yerliler sorunlarından sadece biriydi. Vali John White’ın İngiltere’ye gidişi topluluğun kurtuluşu için önemli bir adımdı.

John White İngiltere’ye ayak bastığında durumlar hiç de tahmin ettiği şekilde gelişmedi. İngiltere I. Elizabeth’in emriyle İspanya’yla savaş halindeydi. Bu nedenle ülke sınırları içerisinde bulunan gemilerin savaşa gönderilmesi emredildi. John White da gemisi ile birlikte bu savaşa katılmak zorunda kaldı. Zorlu bir çatışmadan kurtulan John White, gerekli hazırlıkları yaparak yola koyuldu. Çünkü karısı, kızı ve torununu da adada bırakmıştı. Amerika’dan ayrılışının üzerinden tam iki sene geçtikten sonra 1590 yılında gerekli erzaklar ve yardımla dönen John White koloninin yerleşkesine vardığında yerleşkede kimseyi bulamadı.

Yerleşke tamamıyla boştu ama her şey tüm eşyalar ve araç gereçler yerli yerinde duruyordu. Kimse eşyalarını bile toplamamıştı. John White ve İngiltere’den yardım için gelenler tüm yerleşkeyi ve çevresini aradılar fakat koloniden geriye hiçbir iz kalmamıştı. Yalnızca iki ağacın gövdesine kazınmış kelimeler buldular; CROATOAN ve CRO. Koloninin sınırlarında bulunan ağaçlarda yer alan bu kelimeler geride kalan ve kayboluşa dair elde olan tek ipucuydu. Croatoan, Roanoke adasının yakınlarında bulunan bir başka adaydı. John White ve yardımcıları insanların erzak bulmak için buraya gitmiş olabileceklerini düşündüler. Ya da bu bölgede yaşayan yerlilerin yanlarına gitmiş hatta asimile olarak onlarla yaşamaya başlamış da olabilirlerdi.

Fakat yapılan aramalarda kaybolanların hiçbirine ulaşılamadı. Bu durumu İngiltere’ye bildiren John White koloninin akıbetinin belirsiz olarak kayıtlara geçmesini sağladı. Amerika’nın kuruluşuna dair esrarengiz bu tarihi olayda arkeoloji uzmanları, tarihçiler ve farklı alanlarda uzmanlar araştırmalarda bulunmaya devam ettiler. Günümüzde bölgenin turistik amaçlarla şöhretini sağlayan Kayıp Koloni, ne yazık ki hiçbir zaman açıklanamadı. Tüm koloninin yerliler tarafından katledilerek cesetlerinin yendiği, kolonide devam eden erzak sorunu yüzünden İngiltere’ye dönmeye çalışırken kayboldukları gibi varsayımlar şimdilik en güçlü ihtimallerden. Olaya spiritüel tarafından yaklaşanlar da var fakat gerçekler hala bilinmiyor.

 

Kaynak: 1