1922’nin sonlarında İngiliz arkeolog Howard Carter, Mısır’ın Krallar Vadisi’nde 3.300 yıldır el değmemiş, göz kamaştırıcı mücevherlerle dolu bir kraliyet mezarı keşfetti. Mezarın sahibi, günümüzde çoğunlukla Tutankamon adıyla bilinen genç firavun Tutankhamun Nebkheperure, anında medya için bir sansasyon malzemesi haline geldi. Carter’a göre, gazeteler ona ya da onun som altından parıldayan maskesinin “üzücü ama sakin ifadesiyle” somutlaştırdığı şaşırtıcı zenginliğine doyamadı.
Arkeolog, mezarındaki yaldızlı eşyaları dikkatlice çıkarıp kataloglarken, 19 yaşında, gerçek hayatta pek bir değeri olmadan ölen genç kral, trend belirleyen bir şekilde yeniden hayat buldu.
Şubat 1923’te Luksor’dan bir New York Times muhabiri şöyle yazmıştı: “Yalnızca tek bir sohbet konusu var, tüm erkeklerin zihninde canlandırdığı tek bir konu. Hiçbir yerde Tut-ankh-Amen adından kaçamazsınız. Yerel dükkanlar Tut-ankh-Amen sanatının, Tut-ankh-Amen şapkalarının, Tut-ankh-Amen biblolarının, Tut-ankh-Amen fotoğraflarının reklamını yaparken, sokaklarda ve otellerde adı yankılanıyor. Bugün Luksor’daki her otelde Tut-ankh-Amen tarzında bir şeyler var.”
Tutankamon çılgınlığı başlamıştı.
MODA VE TUTANKAMON
Moda ve eski Mısır tarihi doğal bir karışım gibi görünmese de Tutankamon’un keşfinden sonra kafa kafaya çarpıştılar. Elbise ve palto kumaşları palmiye ağaçları, nilüfer çiçekleri, sfenksler gibi motiflerle süslenmeye başladı. Eldiven bileklikleri hiyeroglif motifleriyle süsleniyordu. Çantalar, şemsiyeler ve sigara tabakaları Mısırlaştırıldı.
Modaya uyan genç kadınlar, kobra motifli saç bantları ve kollarını saran yılan formunda bilezikler takıyordu. Hatta Tutankamon’dan etkilenmiş şapkalar, beli sarkık kolları kesik boncuklu gece elbiseleri ve ibis başlı bastonlar bile vardı.
Üst düzey kuyumcular, genellikle Tutankamon’un kendi süslü giyiminden motifler kullanarak Mısır temalı süslemeler tasarladılar. Modern kraliyet için lüks malların Fransız tedarikçisi Cartier, pırlantalar, safirler, zümrütler ve oniks taşı ile süslenmiş altından, kanatlı skarabe formunda göz kamaştırıcı bir broş ve eski bir Mısır tapınağına açılan kapı formunda ışıltılı sedeften bir saat içeren parçalar ortaya çıkardı.
Güzellik ürünleri de Mısır’ın egzotik asilleriyle bağlantı kurarak trendi yakaladı. Makyajın seks işçileriyle ilişkilendirildiği Viktorya döneminden sonra, kadınlar gözlerine Mısır esintili “sürme” çekmeye başladı. Yüz pudraları Mısır tarzı kutularda paketlenmeye başladı. Eski Mısır görünümlerinden etkilenen kısa saç modelleri de çok modaydı.
SANAT VE TUTANKAMON
Mısır keşfi aynı zamanda sanatçılara, yazarlara ve oyunculara bazen tuhaf şekillerde de olsa ilham verdi. 1920’lerde, “Büyük Carter” sahne adıyla tanınan sihirbaz Charles Joseph Carter, “sfenksin sırlarını ve Tutankamon’un mezarındaki mucizeleri modern dünyaya getirmeyi” vaadetti.
Yazar Rchard Goyne, genç firavun Tutankamon’u, 1923’te yayınlanan “Firavunun Öpücüğü: Tut-Ankh-Amen’in Aşk Hikayesi” adlı kitabının ana karakteri yaptı. Hikayede, taht için mücadele ederken, kayıp kraliyet gelinini bulma çabası da dahil olmak üzere birçok engelle karşı karşıya kalıyordu.
“Old King Tut” şarkısı, 1923’te, gençlerin Charleston adlı yeni ve popüler bir dans için deli olduğu zamanlarda, müzik sahnesine çıktı. Film dünyasında, 1932’de Boris Karloff’un oynadığı “Mumya”, bir arkeolog, keten şeritlerle sarılı bir mumya ve bir lanetin hikayesini sahneye taşıdı. Hikayenin ana konusu, Tutankamon’un mezarının keşfinden sonra meydana gelen bir dizi garip ölümü – keşiften beş ay kadar kısa bir süre sonra ölen kazının aristokrat sponsoru Lord Carnavron dahil olmak üzere – merkezine alıyordu.
TASARIM VE TUTANKAMON
Tutankamon’un mezarının keşfi, Avrupai tarzda eğitim almış mimarlara yeni bir ilham kaynağı oldu. Mısır tarzı motifler, özellikle mimari ortamlarda – New York’taki Chrysler Binası’nın asansör kapıları başta olmak üzere – moda oldu.
Ancak Mısır etkisinin gerçekten başladığı yer sinema salonlarıydı. Başlangıçta İspanyol tarzında hayal edilen, Los Angeles’ta Hollywood Bulvarı’ndaki “Grauman’ın Mısır Tiyatrosu” ile başladı. Mezarın keşfiyle birlikte tasarım; sahte hiyeroglifler, skarabeler ve film ekranını çevreleyen papirüs şeklindeki sütunlar dahil olmak üzere, firavunlara ait ihtişamlardan birine dönüştü.
Sinema, Howard Carter’ın Tutankamon’un mezarını bulmasından beş hafta önce, Ekim 1922’de açılmıştı. Hollywood’un doğuşuyla bu tesadüfi zamanlama, on yılın sonunda ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde yaklaşık dört düzine Mısır temalı tiyatronun inşasına ilham verecek ve diğer birçoklarında Mısır tasarımlarının izlerini bırakacaktı.
REKLAM VE TUTANKAMON
Reklam dünyası da Tutankamon heyecanından etkilendi ve ürünler, hiçbir alakaları olmasa da Mısır’ın egzotik asilleriyle ilişkilendirildi. Bir daktilo için yayınlanan bir gazete ilanı, makineyi bir piramidin yanında göstererek, her ikisini de insanlık tarihinde kalıcı kilometre taşları olarak lanse etti. Genç firavunu gösteren kartpostallar sigara kartonlarını süsledi. Limonlar, “King Tut” markası altında pazarlandı ve markasız olanlara göre daha çok ilgi gördüler.
Tutankamon, ilk coşku sonrasında unutulmadı. 1976’da hazineleriyle birlikte mumyası, altı şehri kapsayan “Tutankamon’un Hazineleri” adlı bir sergi kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi. Sergi salonuna girmek için saatlerce sıra bekleyen insanlarla, ziyaretçi rekorları kırıldı ve sonunda, sekiz milyon ziyaretçiye ulaşmış oldu.
Kaynak: https://arkeofili.com/tutankamon-populer-kulturu-nasil-fethetti/
Yorumlar
Hemen popüler kültüre yayıldı
Binlerce yıl saklı kalmış
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız