Tutankamon’un mezar maskesi, keşfedildiği günden bu yana yoğun şekilde araştırılan eserlerden biri olmuştur. Ancak, geçtiğimiz yüzyıl boyunca yapılan detaylı incelemelere rağmen, hala yeni bulgularla arkeologları şaşırtmayı sürdürmektedir.
Son dönemde York Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, maskenin delikli kulaklarını mercek altına aldı. Araştırmacılar, bu tür kulak detaylarının genellikle kadınlara ya da genç yaştaki kraliyet üyelerine özgü olduğunu öne sürmektedir.
Tutankamon, MÖ 1341 civarında, Antik Mısır tarihinin çalkantılı bir döneminde dünyaya geldi. Babası, “sapkın firavun” olarak anılan Akhenaten, üvey annesi ise meşhur Nefertiti’dir. Aile, Mısır’ın orta bölgesindeki yeni başkent Akhetaten’de (günümüzde Tell el-Amarna) ikamet ediyordu. Bu dönemde, güneş tanrısı Aten, tüm diğer tanrıların önüne geçirilerek yüceltilmişti.
Akhenaten’in gerçekleştirdiği bu dini reformlar, güçlü Amun rahiplerinin siyasi nüfuzunu azaltmayı hedefliyordu. Ancak, Akhenaten’in ölümünden sonra neler olduğu belirsizliğini korumaktadır. Bazı uzmanlar, Nefertiti’nin bir süre tek başına hüküm sürdüğünü düşünmektedir.
Tutankamon, henüz dokuz yaşında firavun olarak tahta çıktı ve yaklaşık 18 veya 19 yaşında yaşamını yitirdi. Yönetimi sırasında, sarayını geleneksel başkentler Teb ve Memphis’e geri taşıyarak Aten kültünden uzaklaştı. Ayrıca, Amun rahiplerinin görevlerine yeniden dönmesini sağladı.
Bu hamleler, Akhenaten’in başlattığı Amarna dönemiyle ilgili tartışmaları daha da karmaşık hale getirdi ve dönemin dini ve siyasi etkileri üzerine yeni sorular doğurdu.
Kraliyet Mezar Ekipmanları
Tutankamon’un Krallar Vadisi’ndeki mezarının küçük boyutlu olması, başlangıçta bir asil, kraliçe ya da prenses için tasarlanmış olabileceği yönünde spekülasyonlara neden olmuştur.
Firavunun ani ölümü ve apar topar defnedildiği düşüncesi uzun zamandır kabul gören bir görüş. Bu teori, mezarında yer alan birçok ekipman ve malzemenin başka kraliyet mensuplarından veya soylulardan yeniden kullanılmasını da açıklamak amacıyla öne sürülmüştür.
Ancak Mısırbilimci Aidan Dodson, farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Ona göre, Akhenaten’in halefi olan Firavun Neferneferuaten (muhtemelen Nefertiti), hayatını kaybettikten sonra krallara layık bir cenaze töreniyle onurlandırılmadı. Bu nedenle, ona ait mezar eşyalarının, Tutankamon’un erken dönemlerinde kullanılmış olma ihtimali yüksektir. Bu da Tutankamon’un mezar ekipmanlarının aceleyle bir araya getirilmediğini, ölümünden önce büyük ölçüde hazırlandığını göstermektedir.
Bununla birlikte, mezarın kendisinin tamamlanmadığı düşünülmektedir. Bu yüzden daha önce bir asil ya da düşük rütbeli bir kraliyet mensubu için hazırlanan bir mezar kullanılmış olabilir.
Mezar ekipmanlarının yeniden kullanımı, o dönemde sıkça rastlanan bir uygulamaydı. Tabutlar ve mezar odalarındaki diğer nesneler sık sık tekrar değerlendirilirdi. 2015 yılında Mısırbilimci Nicholas Reeves, bu yeniden kullanılan nesneler arasında Tutankamon’un altın mezar maskesinin de yer alabileceğini ileri sürdü. Bu iddia, maskenin iki farklı parçadan oluştuğu gözlemi üzerine temellendirildi.
Günümüzde ise York Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, maskenin yüz kısmının değiştirilmiş olabileceğini, ancak "kadına özgü" delikli kulak detayının korunmuş olduğunu öne sürmektedir.
Bu iddia gerçek olabilir mi?
York Üniversitesi ekibi, Tutankamon’un maskesindeki delikli kulakların dikkat çekici olduğunu vurgulayan ilk araştırmacılar değil.
Kraliçe Nefertiti’nin orijinal mezarı henüz bulunamasa da, ona ait olabilecek bir mumya keşfedildi. 2015 yılında Mısırbilimci Nicholas Reeves, Nefertiti’nin mezarının Tutankamon’un mezarındaki bir duvarın arkasında olabileceğini öne sürdü. Ancak, uzaktan algılama teknikleri bu hipotezi doğrulamadı.
Bristol Üniversitesi’nden doktora öğrencisi Claire Isabella Gilmour, bu konuda şunları söylüyor: “Maskenin yeniden kullanımıyla ilgili 2015 yılında metal koruma uzmanı Christian Eckmann tarafından yapılan analiz, maskenin gerçekten iki ayrı parçadan oluştuğunu gösterdi. Ancak bu, maskenin yapımında kullanılan standart bir yöntemdi. Eckmann, yüz kısmının değiştirilmiş olduğuna dair herhangi bir kanıta rastlamadı.”
Gilmour, “Tutankamon ve diğer firavun mumyalarında delikli kulakların varlığını görüyoruz, bu nedenle altın maskede de bu özelliğin bulunması şaşırtıcı değil,” diye ekliyor.
“Bu sebeple, York ekibinin maskenin delikleri veya tarihine ilişkin iddialarının somut bir dayanağı olduğunu düşünmüyorum. Ancak, maskenin bu tür özellikleri üzerine devam eden tartışmalar, Tutankamon’un keşfinden bir asır sonra bile genç firavunun ölüm sonrası hikayesinin hem halkın hayal gücünü hem de akademik çalışmaları etkilemeyi sürdürdüğünü gösteriyor.”
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız