İstesek de istemesek de, dilin büyülü gücü altında yaşıyoruz. Dil hem bir dert hem de mutluluk olabiliyor. O olmadan varlığımız için gerekli olan bilgiyi ne alabiliriz ne de diğerleriyle paylaşabiliriz. Ancak, dilin güçlü bir yanı da var; onu ikna etmek için de kullanıyoruz. Dil, akıllıca kullanıldığında, insanlara istenileni söyletmek, yaptırtmak ya da düşündürmek hiç de zor olmuyor. Bu konuda pek çok denenmiş teknik uygulanıyor ve çoğunda da elde edilen sonuçlar sanıldığından çok daha başarılı oluyor.
Doğaüstü bir güç : “Dil”
Dilin üzerimizde bu kadar etkili olmasının tek nedeni, bizlerin kolay aldanır yaratıklar olmamız değil... Dil, özellikle de yazılı kelimeler, bizi ilginç, hatta doğaüstü bir güçle çekiyor. Dilin ilk ortaya çıkışından binlerce yıl sonra bile, farkında olmasak da, bir düşüncenin konuşulduğunda ya da yazıldığında daha önemli hale geldiğini düşünüyoruz.
“Günah keçisi” nereden geliyor?
İnsanların dili doğaüstü güçlerin bir aracı olarak kullandıklarıyla ilgili ilk yazılı kanıt, 5 bin yıl önce yasamış bir İsrail kavmiyle ilgili olanı... Buna göre, sözü geçen kavmin, her yıl bir keçinin çevresinde toplanıp, geçmiş yıl boyunca işlenmiş günahlardan söz ediyor. Kabilenin günahlarıyla böylece lanetlenen keçi, boğucu sıcağın olduğu göle bırakılmak yoluyla kurban edilip kabilenin günahlarını temizliyor. İşte, "günah keçisi" ifadesi de buradan geliyor.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız