1923 yılında Sudak’a bağlı Souksu köyünde doğdum. 1931 yılında okula başladım. 1935 senesinde ise Sudak ortaokuluna girdim. Biz o vakitler Souksu köyünde oturuyorduk. Sonra Taraktaş’a taşındık. Taraktaş’da öğrenci yurtları vardı. İlk zamanlar yatak, yemek ve okul ücretsiz idi. Sonradan yatak için de, yemek için de ve hatta okul için bile para almaya başladılar. Rahmetli babam kolhozda çalışıyordu. Kolhozlara aylık yerine az az yemek için erzak veriyorlardı.
Bizler evden okula para olmadığı için yayan gitmek durumundaydık (Taraktaş-Sudak arası yaklaşık 14 kilometredir). Ben daha sonra maddî sıkıntılar yüzünden okuldan ayrılıp, Küçük Taraktaş kolhozunda sekreter olarak çalışmaya başladım. Ama bir müddet sonra ortaokulu bitirip Yalta’daki öğretmen okuluna girdim. 1941 senesi savaş başladığında ben Yalta’da idim. Savaş olduğundan dolayı, okulu bitirmeme rağmen diploma alamadım. Benimle beraber Otuz köyünden Sultaniye Veliyeva ve S. Seytmemetov da vardı. İşte savaş hayatına böyle başladım.
Büyük ağabeyim Celâl Ablâlimov savaşa gitti. Diğer kardeşim Ablâmit de savaş başladığında askerdeydi. Ondan mektup aldık, Gomel şehrinde imiş. O orada ebediyete kadar kaldı. Kırım ise Alman ordusunun işgali altındaydı. 14 Nisan 1944 senesi Sovyet Ordusu Kırım’a girdi. Her bir köyden bilgili kızları topladılar. Beni de o kızların arasına aldılar. Sonra hepimizi değişik yerlere dağıtarak halkın listesini yaptırdılar. Halka sorulan sorular şunlardı: Adın, soyadın, yaşın ve milletin. Biz nereden bilebilirdik bu hazırlanan listelerin bizim Kırım Tatar halkının kara yazılı günü için olduğunu?
18 Mayıs 1944′de sabah saat 4′de kapılar çalındı. İki er ve bir subay bizleri uykudan uyandırıp, üstümüze ne giyebildiysek öylece bizi tekme-tokat silâh zoruyla evimizden dışarıya çıkardılar. Kamyonlara doldurup Kefe şehrine götürdüler. Bindiğimiz kamyonları geri geri sürerek istasyonda duran hayvan vagonlarının kapısına yanaştırıp, aşağıya inmemize müsaade edilmeden kamyondan doğruca trene bindirildik. Onların gözünde bizler insan değil, hayvan gibiydik. Vagonun içi hayvan pisliğinden cıvık cıvıktı. Vagon ağzına kadar silme dolduktan sonra kapılar kapatıldı ve on iki gün sonra Rusya’nın Gorkiy (Nijniy Novgorod) bölgesinde açıldı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız