Bir müddet sonra insanlar, yapılan eziyetlere dayanamayıp kaçmaya başladılar. Ondan sonra fabrikanın idarecileri biz Kırım Tatarlarına kumandanlık rejimi koydular. Ayda iki defa işlerimizi bırakıp kumandan gözetimi altında gidip imza atıyorduk.
1956 senesi biraz gevşeme oldu. Beni imza atmaya götürmemeye başladılar. Bilâhare Özbekistan’a gittim. Rahmetli eşim savaştan sonra Taşkent’de okumuş. Savaş başladığında orduda yemin merasiminden sonra cepheye götürmeyip İran’dan gelen çekirge sürüsünü kovmaya göndermişler. Sonra cepheye gitmiş, oradan da sağ-salim dönmüş. Savaşta General Berzarin’in alayındaymış. İlk onlar Berlin’e girip bayrak çekmişler. General Berlin’e girdiğinde sevinip motosikletten düşüp ölmüş.
Bizler acı ve uzun sürgünlük yıllarından sonra Vatan’a dönmeye muvaffak olabildik. Pek çoklarımız bu günleri göremeden sürgünde son nefeslerini verdiler. Neyse bu günümüze de şükür, daha beterinden Allah saklasın. Allah evlâtlarımıza Vatan Kırım’da ilelebet yaşamayı nasip etsin. Biz göremeyiz belki ama, inşaallah evlâtlarımız Tarak Tamgalı Gökbayrağımızı göklerde görürler.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız