Antikçağ’da parfümün ilk olarak nerede ve ne zaman keşfedildiği bugün kesin olarak bilinmese de, ilk olarak tanrı(ça)lar tarafından kullanıldığı, ardından aristokrat kesimin kullanıp son olarak da halkın günlük hayatta vazgeçemediği bir meta olduğu bilinmektedir.
Doğa tarihçileri eserlerinde, parfümü ‘ungo, unxi, unctum, unguere’ gibi kelimelere karşılık gelecek şekilde kullanmıştır. Bugün ise parfüm kelimesine karşılık gelecek şekilde bilinen ve en fazla kullanılan kelime ‘perfumare’dir. Latince ‘per’ (içinden) ve ‘fumus’ (duman) kelimelerinin birleşip ‘duman yolu ile’ anlamına gelecek biçimde kullanıldığı bilinmektedir.
Sümer, Akad, Babil, Asur, Mısır, Hellen ve Roma toplumlarında yaygın biçimde kullanılan parfüm, günlük hayatta, özellikle kutsal günlerde, evlerinde, yaşam alanlarının bulunduğu her noktada yerini almıştır. Ev ziyaretlerine ve şölen alanlarına gelen konuklara şişelerde parfüm sunulduğu, bunlarla birlikte, yemeklerde, içeceklerde, özellikle şaraplarda, tatlandırması için parfüm eklendiği de kayıt altına alınmıştır.
Bugün yazılı kaynaklardan elde edilen binlerce yıllık reçetelerde antikçağ’ın kokularını hissetmemiz mümkündür. Örneğin, mavi lotus çiçeğinde Nefertem’i, tutkuyu simgeleyen kırmızı güllerde Aphrodit’i, sadece tanrıların bulup tanıyabildiği siyah köklü, güzel kokulu beyaz Moly çiçeğinde Kirke’yi, güzel renkleriyle kırları süsleyen çiğdemlerde Hera’nın odasını, evliliğin ve mutlululuğun simgesi olan ferah kokusuyla arındırıcı güce sahip olan defnede Apollon ve Daphne’nin aşkını hissetmemiz, kokunun duyan için hâlâ havada olduğunun kanıtıdır.
Fotoğraf: Bir ziyafet sırasında peruklarına parfüm konileri takan Mısırlı kadınların fresk detayı. Nakht mezarından, Mısır Yeni Krallık Dönemi, 18. Hanedan. Thebes, Mısır.
Kaynak: antiktarih.com
Yorumlar
Tabii ki mitolojiden!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız