Angus Og, tüm kızların beğenisini kazanan çok yakışıklı bir adamdır. Kendinin farkında olan Angus Og, bütün kızları elde edebileceğine inandığından hepsiyle gönül eğlendirmekle yetinir. Bir gece rüyasında hayal edebileceği en güzel kadını görür, sonrasında karşısına çıkan diğer bütün kızlar rüyasındaki kadının yanında sönük kalır.

Ertesi gün rüyasında yine aynı güzel kadını şarkı söylerken görür. Rüyasındaki kadının gümüş saçları etrafına saçılıyor, altın zincirli bir elbise giyiyordu. Angus Og sabah uyandığında bu kadına aşık olduğunu fark edip hayatında ilk defa karamsarlığa düşer. Aşkından hastalanır ve bir yıl boyunca yataklara düşer, hiç kimseyi görmeyi kabul etmez.

En sonunda ana yüreği dayanamadı ve Angus Og’un annesi, oğlunun haline üzülerek babasından yardım ister. Babası oğluna onun gerçek olup olmadığını anlaması ve sevgisini kazanması için kadını aramasını söyler. Angus Og yollara düşer ve bir yıl boyunca köşe bucak rüyasındaki kadını arar.

Kardeşinin takıntısını gören büyük ağabeyi onun tarifine uygun bir kız bulduğunu ancak onun Ejderin Ağzı adlı bir gölde yaşadığını söyler. Angus Og rotasını oraya çevirir ve göle gider. Göle gittiğinde yüz elli kadar güzel kızın arasında rüyalarının kadınını görür. Sonradan öğrenir ki rüyasındaki kadın Faerry kralının kızı Caer Ibormeith’tir. Kelt mitolojisinde genelde kuğuların eşlik ettiği Caer Ibormeith, biçim değiştirebilen rüya tanrıçasıdır.

Angus Og babasının iznini almak için saraya gittiğinde kral ona birtakım uyarılarda bulunur: “İyi şanslar dostum! O istekli ve vahşi bir kız, benden bile daha güçlü. Onun kararlarına karışamam. Her sonbaharda yüz elli hizmetçisiyle birlikte kendini bir kuğuya dönüştürür ve hepsi kış için göç eder. Onu istiyorsan dönüşümün sabahında Ejderin Ağzı gölüne gidip ismiyle çağırmalısın.”

Angus Og, her şeyi göze alarak sabah göle gider. Bu defa gölde yıkanan yüz elli kız yerine yüz elli kuğu görür. Hangisinin rüyalarının kızı olduğunu anlayamayacağını düşünüp paniğe kapılır. Çünkü hepsi birbirine benziyordur.

Angus Og, belirsizlikle titreyip gözlerini kapadığında bir şarkı duyar.Rüyalarındaki şarkıydı bu. İşte o zaman “Caer! Caer!” diye seslenir ve kuğuların arasından biri diğerlerinden ayrılarak ona yaklaşmaya başlar. Kıyıya ulaştığında kuğu tüylerinden bir pelerine sarılıdır ve çok güzeldir. Angus Og'a neden kendisini bulmasının bu kadar uzun sürdüğüne sorar. Angus Og onu aradığını ve kendinden emin olamadığını söyler.

Caer tek bir şartla Angus Og'la evleneceğini söyler; kendisi de beyaz bir kuğuya dönüşüp onunla uçarsa. Angus hemen kabul eder. Evlendikten sonra birlikte kuğuya dönüşürler ve üç gün üç gece şarkı söyleyerek gölün üstünde uçarlar. Sonrasında insan formuna dönerek sonsuza dek mutlu yaşarlar.