Başlangıçta bir boşluk vardı. ‘Te Kore’...
Boşluktan iki yaratıcı ortaya çıktı. Toprak Ana Papa ve Gök Tanrısı Rangi. Yaratıcılar eşsiz bir AŞK ile ödüllendirildi. Evrende masal gibi bir aşkla yaşayan Papa ve Rangi’nin altı oğlu oldu; Deniz Tanrısı Tangaroa, Hava Tanrısı Tawhiri, Hasat Tanrısı Rongo, Orman Tanrısı Tane, Bitki Tanrısı Haumia ve Savaş Tanrısı Tu...
İlahi bir aşk ile birbirine sadık Papa ve Rangi’yi hiçbir kuvvet birbirinden ayıramazdı. Birbirlerinin evrenini o kadar çok doldurmuşlardı ki; çocukların yaşayabileceği kadar bile alanları yoktu. Savaş Tanrısı Tu, artık bu durumdan çok sıkılarak kardeşlerini ayaklanmaya teşvik eder:’ Kardeşlerim biz de tıpkı anne ve babamız gibi tanrı değil miyiz? Onların sevgisi, aşkı bize yaşayacak bir avuç alan bırakmıyor. Her ikisini de öldürelim.’ der. Orman Tanrısı Tane buna karşı çıkar. Başka bir yöntem bulup anne ve babalarını ayırmak için diğer kardeşlerini ikna eder.
Birbirlerine sımsıkı sarılan Papa ve Rangi hiç ayrılmadıkları için gün ışığının etki edemediği bir anda Orman Tanrısı Tane, babasının kollarını keser. Yeri göğü inleten korkunç bir çığlık ile Gökyüzü Tanrısının kolları eşi Rangi’den ayrılarak iki yanına düşer. Tüm evren şafak ve ilk ışık huzmesi ile tanışır. Daha ne olduğunu anlayamadan Tanrıça Papa yeryüzündeki yerini alır. Kavuşmaya çalışır eşi Rangi’ye, depremler ile inletir etrafını, dağları, uçsuz bucaksız uçurumları tırnakları ile parçalar. Ama bir türlü ulaşamaz sevdiğine...
Gök Tanrısı Rangi sevdiğinden ayrılmanın kederi ile gözyaşlarını tutamaz. Yağmur damlası olur gözyaşları tüm evreni yıkar geçer. Akar geçer gözyaşı sel olur. Her iki sevgilinin de çabaları beyhudedir. Sonsuza kadar ayrı olmak kaderlerine yazılmıştır.
Kaynak: mitologoscom
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız