Yaşamımızın çoğunluğunu geçirdiğimiz uyku, Yunan mitolojisinde bir tanrıdır. Hatta en gizemli tanrılarından birisi olan Hypnos (Uyku), gecenin (Nyks) çocuğu ve rüyanın babası ve ölümün (Thanatos) ikiz kardeşidir. Bu yüzdendir ki uyku yarı ölümdür denilir.
Uykunun kişileştirilmiş hali olan Hypnos, içinden Lethe Irmağı‘nın aktığı, gündüz ile gecenin birleştiği yerde uyur. Efsaneye göre Hypnos’un kardeşi Thanatos (ölüm), ölü ruhları Hades’in yeraltı şehrine götürürken bu ırmaktan geçirir. Lethe Irmağı’ndan su içenler, bütün dünyevi anılarını unutur ve tamamen bir hatırasal boşluk durumuna düşerler.
Lethe Irmağı, insanları olduğu kadar tanrıları da uyutma özelliğine sahiptir. Unutma haliyle özdeşleşen bu ırmağın uyku getirici özelliği, eski çağlarda yaşamış insanların uykuya bakışını gözler önüne serer. Ölümün kardeşi olması dolayısıyla uyku, aslında ölüm kadar korkulan bir figürdür. Edgar Allan Poe, uyku için “küçük bir ölüm” tanımlamasını kullanmıştır. Uykuda da ölüm gibi bir hiçlik, tamamen unutma hali, dünyeviden sıyrılma, bilinçsizlik ve hareketsizlik hakimdir. Tabii ki ölümden farklı olarak bu durum geçicidir.
Roma mitolojisinde Somnus olarak geçen Hypnos, elinde bir kap haşhaş suyu veya çiçeği ile tasvir edilir. Bazı tasvirlerde sedirde yatan Hypnos, çevresinde düşlerin yaratıcısı olan oğulları, Phanatasos ve Morpheus yer alır. Evin önünde haşhaş çiçekleri ve başka yatıştırıcı otlar bulunur.
Hypnos ve oğulları sessizliğin hakim olduğu, tek duyulan sesin ‘Lethe’ çayının sularının şırıltısı olduğu bir diyarda oturmaktadır.
Yorumlar
Hipnoz ve uyku buradan geliyor işte!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız