Banotunun bilimsel adı Hyoscyamus’tur. Domuz anlamına gelen hyos ve bakla anlamındaki kyamos kelimelerinin birleşiminden oluşur.
Banotunun yapraklarını ve tohumlarını domuzlar zarar görmeden yiyebilir. Ancak Antik Çağ yazarlarından Dioskurides’in MÖ 1.yüzyılda aktardığına göre banotu, insanlar için domuzlarda olduğu kadar zararsız değildir. Bilinçsiz kullanımının körlük, delilik ve hatta ölüme varıncaya kadar kötü sonuçlar doğurabileceği aktarılır.
Plinius da bu sebeplerden dolayı bengildek de denen banotunun tıbbi amaçla kullanılmasını tavsiye etmemiştir. Buna karşın büyü ve tedavilerde sıkça kullanılan banotuna, ejderhanın otu da denilir. Ay tanrıçası ve ölüler ülkesinin kraliçesi Hekate de kehanet ve büyülerde banotu kullanırdı.
Çok sayıda türü olan banotu halüsinojen bir bitki olduğundan bilicilerin vazgeçilmeziydi. Bu yüzden Apollon’un bitkisi olarak da tanınıyordu. Kehanette bulunabilmek için Apollon rahibeleri banotundan yaptıkları bir tür içecek içiyorlardı.
Orta Çağda ise banotu cadılar tarafından kullanılan başlıca otlardan biriydi.
Pergamon (Bergama) Kralı Attalus’un meşhur zehir bahçesinden etkilenen Anadolulu bir başka kral, hatta zehir kral diye bilinen Mithridates’in de şifalı ve zehirli bitkileri topladığı ünlü bahçesinde banotu yetiştirdiği söylenir. Mithridates çocukluğundan beri bitkiler, özellikle de zehirli bitkiler üzerine çalışarak türlü panzehirler keşfetmiş, pek çok zehirli bitki literatüre onun adıyla geçmişti.
Öyle ki Mithridates bir gün kendi kararıyla ölmek istediğinde artık hiçbir zehir onu öldürmeyecekti. Bu yüzden kendi talimatıyla yardımcısı tarafından kılıçlanarak ölmüştü.
Yorumlar
Apollon'un da bitkisi olduğunu bilmiyordum
Bir ot nelere sebep olmuş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız