Kızılcık, Kronos’un kutsadığı bir ağaçtır ve ilkbahar gündönümünü temsil eder. Bazı kültürlerde bahar aylarında insanlar kırlarda kızılcık sopalarıyla birbirlerini temsili olarak döverek sağlık bulacaklarına inanırlar.
Kızılcıkla ilgili mitolojiden günümüze yansıyan bir diğer ayrıntı da Roma şehrinin Romulus’un kızılcık ağacından mızrağını sapladığı yere kurulmuş olmasıdır.
Yunan mitolojisinde Athena tanrıçalar arasında savaşçı özelliği ve bekaretini daim ettirmesiyle ayrıcalık kazanırdı. Athena’nın kültüne hizmet için kendini adayan genç kızlarda tıpkı tanrıça gibi bakire kalmaya ant içerlerdi. Tanrıçanın manevi bir oğlu olduğu dedikodusu yayılsa da bu çocuk cinsel bir birleşme sonucu dünyaya gelmemişti.
Aphrodite ile kocası Hephaistos, tanrıçanın Ares’le yaşadığı aşk yüzünden ayrılmışlardı. Hephaistos, ayrılık acısı çektiği bu günlerde tanrıça Athena onun demirci ocağına silah yaptırmak için uğramıştı. Hephaistos, Athena’yı görünce büyük bir arzu duydu ve tanrıçanın kaçmasına rağmen üzerine atılıp, onu yakalamayı başardı. Yine de Athena, Hephaistos’a bekaretini vermemek için şiddetle direndi. Fakat zaten Hephaistos duyduğu şiddetli arzuya fazla dayanamadı ve tanrıçanın bacağına menisini akıttı. Bacağındaki ıslaklıktan tiksinen Athena burayı bir bez parçasıyla sildi ve bezi yere attı. Böylece döllenen topraktan Erikhthonios doğdu. Tanrıça bu çocuğu kendi çocuğu saydı ve onu büyüttü.
Atheana bu ve benzeri birçok tacize karşı kendisini katı kurallarla sakınıyordu. Bir gün tanrıça yanında yakın arkadaşı nympha Khariklo ile bir kaynakta yıkanıyordu. Bu sırada onları Khariklo’nun oğlu Teiresias gördü. Athena kendisini çıplak gördüğü için Teiresias’ı oracıkta kör etti. Annesi Khariklo oğlunun bu kadar acımasızca cezalandırılmasına çok incinmişti. Athena arkadaşının gönlünü alabilmek için Teiresias’a çok değerli armağanlar vermeyi uygun buldu. Tanrıça, Teiresias’a kızılcık ağacından yapılma bir baston verdi. Bu çok özel bir bastondu.
Teiresias bu baston sayesinde gözleri görüyormuş gibi her yönü tayin edebilecekti. Athena bir de onun kulaklarını iyice açtı. Bu sayede Teiresias en düşük sesleri bile işitiyor, kuşların dilini anlayabiliyordu. Son olarak Athena, Teiresias’a kehanet yeteneği ile armağanların sonsuza dek ondan alınmayacağına dair kesin teminat verdi.
Küçücük haliyle ne kadar büyük işler yapıyormuş meğersem!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız