Günah yiyicilerin kökeni İskandinav mitolojisine dayanmaktadır. Bu inanışa göre, bir ruh, hayvan, yaratık ya da insan suretindeki bir canlı günah yiyici olabilirdi. Günah yiyiciler, günahkar ölüleri yer, onları karınlarında taşıyarak Ölüler Diyarı'nın korkunç tanrıçası Hel'e götürürlerdi. Hel, bu günahkar ruhlara hayatı nasıl yaşamaları gerektiğini öğreterek onları yeniden yaşama döndürürdü. Antik Çağ'daki günah yiyiciler, bir şekilde ruhu ergineştien, onlara doğru yaşamayı öğreten ruhlardır, ancak deneyim korkunçtur.
Bu gelenek Orta çağda biraz değişerek devam etmiştir. Orta çağın günah yiyicileri, toplumun en fakirlerinden oluşurdu. Bu kişiler birkaç lokma ekmek ve biraz bira bulabilmek için ölmekte olan insanların günahlarını üstlenmeyi kabul ederlerdi. Bir insan ölüm döşeğine düştüğünde, ailesi bir günah yiyici çağırırdı ve ölmekte olan kişinin günahlarını emmesi için ölen kişinin göğsüne bir ekmek parçası konulurdu. Daha sonra günah yiyici, ölenin göğsünden alınan bu günah dolu ekmeği ve bir bardak birayı içerek ödemesini almış olurdu. Bu şekilde ölenin günahlarından arındığına inanılırdı. Fakirlikleri sebebiyle toplumdan dışlanmış olan günah yiyicilerin, bir de üstlendikleri günahlarla ruhlarını sattıklarına inanılır, bu durum onları iyice toplum dışına iterdi.
1832-1906 yıllarında İngiltere'de yaşamış olan Richard Munslow da kendisini "son günah yiyici" olarak ilan etmiş ve ölümüne kadar günah yiyici olarak cenazelere katılmıştır. Richard Munslow, bu işi para kazanmak için değil; 4 çocuğunu ani şekilde kaybetmesinin yarattığı ruh acısını dindirmek için yaptığını belirtmiştir.
Yorumlar
Çok ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız