Altay mitolojisindeki tufan mitosunda bir zamanlar tanrı Ülgen, yeryüzünün düzenini tekrar kurmak için bir tufan yaratmaya karar vermiş. Ülgen, bu kararını ülkede yaşayan meşhur bir adam olan Nama’ya açıklamış.
Tanrı Ülgen, Nama’dan sandal ağacından bir gemi yapmasını istemiş. Nama, üç oğluyla birlikte tanrının istediği gibi sandal ağacından bir gemi yapmış. Sonra Ülgen’in emriyle gemiye insanları ve hayvanları bindirmişler. Böylece olacakları beklemeye başlamışlar. Bir süre sonra büyük bir afet kopmuş. Durmaksızın yağan yağmurla yeryüzü sular altında kalmış. Nama’nın gemisi yükselen suların üstünde uzun süre yüzmüş. Fırtına ve yağmurdan göz gözü görmüyormuş.
Günlerce yağan yağmur bir gün durmuş ve yavaş yavaş sular çekilmiş. Nama’nın gemisi Çomdgoday ve Tuluttu dağlarında karaya oturmuş. Geminin içindekiler inme vakti geldi mi diye merak etmişler. Bunun üstüne Nama dışarıda her şeyin yolunda olup olmadığını öğrenmek için gemideki hayvanlar içinden kuzgunu dışarıya göndermiş ama kuzgun geri gelmemiş. Bunun üzerine Nama kargayı göndermiş ama kargada geri dönmemiş. Nama bu defa da saksağanı göndermiş, saksağan da geri dönmeyince son olarak güvercini göndermiş. Güvercin bir süre sonra ağzında bir dal parçasıyla gelmiş.
Nama güvercine kuzgun, karga ve saksağanı görüp görmediğini sormuş, güvercin gördüğünü ve onların buldukları leşleri yemekle meşgul olduklarını söylemiş. Bunun üstüne Nama onları lanetlemiş: “Onlar kıyamete kadar leş ile geçinsinler, sen benim sadık hizmetçim oldun; sonsuza kadar insanla birlikte yaşa” demiş. Böylece insanlar ve hayvanlar gemiden inerek toprağa ayak basmışlar.
Nama’nın sayesinde hayvanlar ve insanların soyu tufandan korunarak hayatta kalmayı başarmış. Nama bu hizmeti karşılığında tanrıların yanına gitmeye hak kazanmış. Bundan böyle insanlar şükran duygularını Yayaçı (yaratıcı) ve Yayık Han (tufan) isimleriyle Nama’ya kurban keserek iletmişler.
İslam ikonografyasında önemli bir yer tutan Simurg, Kaf Dağı’nda yaşadığına inanılan efsanevi bir kuştur. İnsanlar gibi düşünüp konuşabilen Simurg, hükümdarlara akıl verir, yaraları tüyleriyle iyileştirebilir. Kaf Dağı’na ulaşabilmek için Simurg’a binmek gerekir. O en yüksek yüksekten ve hızlı uçar. Öyle ki uçarken hava kararır ve gök gürültüsüne benzer sesler çıkarır. Simurg’un Kaf Dağı’ndaki bir köşkü andıran yuvası öd, abanoz ve sandal ağacından yapılmıştır.
Ayrıca Budizmin etkisiyle Orta Asya kültürlerinin pek çoğunda tekir renkli doğan kuşu kutsaldır ve bu kuşun da sandal ağacı üzerinde yaşadığına inanılır.
Yorumlar
Çok ilginçmiş
İlk defa böyle bir ağaç duydum
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız