Hindistan, aynı zamanda Zerdüştçülüğün de anayurdu... Zerdüştler'in ateşe taptığı iddiası bir çarpıtma olsa da, ateşi kutsal bir varlık olarak gördükleri bir gerçek. Onlara göre ateş, cennetten tanrı tarafından indirilmişti ve sonsuz aleve bakmak, Zerdüşt tapınak ritüelinin önemli bir parçasıydı. Ateşin insanlar tarafından kirletilmemesi gerekiyordu. Bu nedenle tütün içmek ve ateşi söndürmek yasaktı. Cesetleri yakıp gömmelerine de izin verilmiyordu.
Eski Ahit'teki, Abraham, kana susamış Ateş Tanrısı Moloch'u hiddetle suçlamıştı. Ancak, Yahudi ve Hıristiyan geleneklerinde ateş, tanrının gücünü ve öfkesini simgeliyordu. Yehova'nın, Musa Peygamber'e Sina Dağı'nda verdiği emirlerde, "onun üzerine ateşle indi ve dumanı aynı bir fırın dumanı gibi çıktı" kelimeleri kullanılmıştı. Sodom ve Gomora'yı cezalandırdığında, onu kükürt ve ateşle yok etmişti.
Ezekiel'in, putperestlerin, tanrının öfkesinin ocağında eriyecekleri konusundaki uyarısı, Ortaçağ Hıristiyan papazları tarafından çok güzel anlatılıyordu. Bir Cizvit papazı şöyle demişti; "Lanetlenmiş herkes kızgın bir fırın gibi olacak, dışarıda sıcaklıktan parlayacak, kirli kan ise damarlarında kaynamaya devam edecek..." Bu sözlerden cesaret alan Engizisyon, lanetlenmiş günahkarları kazığa bağlatıp yakarak, onlara cehennemde kendilerini bekleyen işkencelerden bir kısmım tattırmıştı...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız