İncil’de “tatlı calamus” ile aynı olduğu düşünülen tatlı kamış, Yunanlılar ve Romalılardan önce Mısırlılar ve Fenikeliler tarafından tıp alanında kullanılıyordu.
Mitolojide şeker kamışının izleri Asya’ya dayanmaktadır. Buna göre Buda’nın ataları şeker ülkesi olarak tarif edilen Bengal ’den gelmişlerdi. Sanskrit destanı Ramayana’da bir ziyafet tasvirinde şeker kamışlarının bolluğundan söz edilir. Çin’de MÖ 8.yüzyıla dayanan bir efsanede Çinlilerin şeker kamışı suyunu çiğ olarak tükettikleri daha sonra bu suyu kaynatarak elde ettikleri şerbeti kurutarak bir çeşit boğaz pastili yaptıkları anlatılmaktadır.
Solomon Adaları yaradılış mitlerinde ilk kadın ve ilk adam şeker kamışı saplarının içinden doğmuştur. Papua Yeni Gine’de de iki balıkçının ağına takılan şeker kamışı filizi toprağa ekildiğinde sap gelişir ve patlayıp içinden bir kadın doğurur. Kadın balıkçılar sabah evden ayrıldığında şeker kamışının içinden çıkıp onlara yemek pişirir. Balıkçılar döndüklerinde sofrayı donatılmış bulurlar ve ancak bir gün gizlenip de evin etrafını izlediklerinde gerçeği görür ve şeker kamışı mucizesine şahit olurlar.
Bir Yeni Gine mitosuna göre kaplumbağanın bir kabuğa sahip olmasının sebebi şeker kamışıdır. Bir gün karnı acıkan kaplumbağa ve kanguru, guguk kuşu Binama’nın tarlasındaki şeker kamışlarını yemeye başlarlar. Bu esnada kuşlar alemi büyük bir ziyafet hazırlığındadır. Guguk kuşu birisinin yemeğe katmak için gidip tuzlu su gerektiğini söyler. Pek çok kuş denize uçmaktan korkar, yolda başlarına bir kötülük geleceğinden korkarlar. Sonunda kuyruksallayan kuşu görevi üstlenir ve deniz suyu getirmek için uzaklaşır. Yoolda guguk kuşunun tarlasının üzerinden geçer ve kaplumbağa ile kanguruyu şeker kamışlarını yerken yakalar. Sonra da hemen başka bir yoldan geri dönüp gördüklerini herkese anlatır. Böylece kaplumbağa ve kanguru suçüstü yakalanır.
Kanguru hızlı zıplayışlarla kaçar ama kaplumbağa yavaş olduğundan bir yere kaçamaz. Kaplumbağa esir edilir ve bağlanarak Binama’nın evine getirilir. Herkes ziyafet hazırlığı için yeniden çalışmaya koyulduğunda kaplumbağa evde çocuklarla yalnız kalır ve onları oyun teklifiyle kandırarak bağını çözdürür. Çocuklar babalarının eşyalarını kaplumbağanın üstüne koyarak onunla oyuna dalarlar. Kaplumbağa en son bir tahta kaseyi sırtlanarak usulca denize kaçar ve kendini suya bırakır. Çocuklar kaplumbağanın kaçtığını büyüklere haber verir. Büyük bir kalabalık deniz kenarında toplanır. Kaplumbağa başını sudan her çıkarışında bir taş yer. Kuşların attığı taşlar üzerindekileri çarpıp düşürür. Son taş kaplumbağanın üstündeki tahta kaseye çarpıp seker, böylece kaplumbağa hayatta kalır. Ama bundan sonrasında o tahta kaseyi bedeninde taşıyacaktır.
Yorumlar
Vay be demek kaplumbağanın kabuğu olmasının sebebi buymuş!
Kaplumbağanın da artık bir kabuğu var
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız