Hint mitolojisi ve Hindu inanışında en eski ve en kutsal unsurlardan biri olan Agni, ateşin tanrılaştırılmış sembollerinden biridir. Alev saçlı, sivri çeneli, altın dişli, 2 başlı ve 4 elli olarak tasvir edilir.
Kurban ateşinin kişileştirilmiş hali olan Agni’nin sonsuza kadar genç kaldığına, cennete güneş, havada parlaklık ve yerde ateş olmak üzere üç biçimde bulunduğuna inanılır. Agni, kurban ve tapınmanın temel öğesidir.
İlahilerde Agni’nin sunakları yalayıp yutan dilinden bahsedilir. Agni’nin 7 dili vardır. Her bir dil, kurban yağını yalayan bir dilim alevdir. Alev kafası ve iki başlı olmasıyla Agni, her iki yöne bakabilir. Agni’nin parlak, kırmızı ve siyah atların çektiği bir arabası vardır. Bu arabayla tanrıları kurban törenine getirir. Bu araba dışında Agni’nin ara sıra bindiği bir koçu vardır.
Agni çeşitli karakterlerde görülür. Bazen tanrıların habercisi, göçebe bir savaşçı olarak tasvir edilen Agni, insanlar ve tanrılar arasında arabuluculuk yaptığına inanılır. Evlerin, güneydoğudaki Purakyotis bölgesinin koruyucusu olarak da bilinir.
Mahabbarata’da Agni, çok sayıda kurbanı yutmaktan yorgun düşen ve Khandava Ormanı’nı yok ederek gücünü göstermeye çalışan bir tanrı olarak tasvir edilir. Ormanları yakarken kırmızı dumanları göğe yükselir ve bu nedenle ona sık sık ‘Dhūmaketu’ (bayrağı duman olan, duman işaretli) diye seslenilir.
Yorumlar
Korkunç bir tanrı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız