Eski Babil’de birbirine sarılmış yılanlar bereket ve şifacılık ile özdeşleştirilmekteydi. Sümer gökyüzü tanrıçası İnanna‘nın ellerinde tuttuğu ve fallusu temsil ettiği sanılan yılanlar tanrıçanın erkekler üzerindeki egemenliğini vurgulamaktaydı.
Mısır mitolojisinde kendi kuyruğunu yutan yılan figürü Ouroboros ise mükemmellik ve sonsuz hayat döngüsünü ifade eden mistik bir semboldü. Ayrıca Horus, Amun-Ra ve Osiris’in düşmanı kabul edilen dev yılan Apophis güneşin doğmasını engellemeye çalışmaktaydı.
Türk mitolojisinde yılan, pek çok destanda ev iyesi(koruyucu ruhu) yılan formunda tasvir edilmekte bu yüzden Anadolu’da evlerde rastlanılan yılanları öldürmekten kaçınılırdı.
Yunan mitolojisinde şifa tanrısı Asklepius yılanların kendilerini iyileştirmek için bitkileri kullanmasını izlerken şifacılığı keşfetmiş olup, 16. Yüzyıldan bu yana Asklepios’un kadukeus adı verilen –tıpkı Babil’deki gibi- üzerine iki yılan dolanmış asa tıp mesleğinin sembolü kabul edilmektedir. Yunan mitolojisinde daha az tehlikeli ama önemli bir yılan da Amphisbaena olup, bedeninin iki ucu birbirine benzemekten bu yılan ortadan ikiye bölündüğünde bile parçalar yeniden birleşebilmekteydi.
İskandinav mitolojisinde Midgard yılanının dünyayı dolandığına inanılmakta olup, söylenceye göre bir gün denizde balık tutan yıldırım tanrısı Thor bilmeden bu yılanı bir ucundan yakalayınca dev bir balık tuttuğunu zannetmiştir.
Afrika mitolojisinde yılan, bazı bölgelerde kutsal kabul edilip, şifa, yağmur ve gökkuşağıyla ilişkilendirilen yılanın ağzı bereketin sembolü olarak kabul edilmektedir. Gine’de yaşayan Baga halkı piton yılanlarını reenkarne olmuş ataları olarak görmektedir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız