Papua Yeni Gine de rüzgara hükmetmek, yönünü tayin etmek için büyüdüler özel bir ayin düzenlerler. Öncelikle havaya yanmış kireç serper daha sonra da ellerindeki zencefil dallarını sallar, havaya atar ve tekrar yakalarlar. Yanmış kireç tozlarının en yoğun olarak düştüğü yerde zencefil dallarından ateş yakarlar. Bir yandan özel şarkılar söyleyip bir yandan ateşin etrafında dönerler. En sonunda da ateşten geriye kalan zencefil küllerini toplar ve suya serperler. Zencefil, kutsal ağacı temsil eder ve onun dumanı büyücülerin mesajını tanrıya iletir.

Bir Yeni Gine mitine göre bir zamanlar kadınlar keşfeder, keşfettiklerini yaşamlarına Katar ve kendi yarattıkları kutsallara taparlardı. Ne var ki gün gelip erkekler hileyle bu kutsalları ele geçirdiler ve her şeyi tersine çevirdiler. Örneğin vaktiyle yaşamış ve sonraki nesilleri doğurmuş çift Jugumishanta kendisine yaptığı küçük bir kulübede, Murufonu da büyük bir evde yaşıyordu. Jugumishanta kulübesinin yanına da bir zencefil dikti ve onun yaprakları arasına bambudan yaptığı flütü gizledi. Fırsat buldukça flütü çıkarıp çalıyordu. Kocası Murufonu karısının çaldığı flütün sesini duyunca merak duydu ve kadın bir gün bahçede çalışırken gidip zencefil yaprakları arasında gizlenen flütü buldu. Zencefili kökünden söktü, flütle birlikte kendi evine götürdü. Kadın flütün ve zencefilin çalındığını görünce koşup yetişti ve onları kocasından geri istedi. Ancak Murufonu artık onların sahibi olduğunu ilan etti ve kadını bu iki varlığa dokunmaktan menetti. Böylece erkekler bambudan flüt yapıp çaldılar ve kadınları dışladılar.

İslam mitolojisinde cennet de sarhoş etmeyen ancak neşelendiren zencefil katkılı bir içki sunulduğu söylenir. Bu içki ne kadar içilse de tükenmez ve kaynağı selsebil adında bir pınardır.

Pasifik'te cennetteki bilgiyi insanlara getirmek için öteki dünyaya giden Ivo’nun eşi Ukaipu zencefil kökünden yaratılmıştır.

Bir Endonezya mitinde tarih yarattıklarını canlandırmak için onların kulaklarına ve başlarına zencefil tozu üflemişti.