Mitolojideki bu durum analitik düşünce değil, metafizik anlama değil, bu mitolojik tefekkürde doğaya, objektif alemin idrak edilmesine magik etki etme yoluyla gerçekleşir. Tam olarak, şuursuzluk sürecinden sonra toplumsal bilincin yeni oluşmuş bu formu kabilenin nispeten olgun bir yaşam normlarına sahip olmasını gösteriyor, artık belli değerler şekillenir, iş aletleri yapılıyor, kabile hayatının yapısı oluşmaya devam ediyor ve insanların manevi hayatlarının bazı ihtiyaçlarının karşılanması zarurete dönüşüyor.
Yani insan allahları dilek olarak yaratmamış, kendi manevi ihtiyaçlarının talebinden bağlı olarak, aklında onunla bağlılık yaratmıştır. Kabile bilinci henüz mitolojik bilinç değildir, ama mitolojik düşüncenin başlangıcıdır. Mitolojik bilinç tam olarak kabilenin dünya görüşünün esasına dönüşürken toplumsal içerik kazanıyor.
İlk insan psikoz kavramadan sonra kafasındaki korkunun etkisiyle kendisinin fikrini kendisine hükümran ediyor. Her kavmin soykökünü çeşitli kabileler oluşturur. Kabile hayatının yüksek gelişme dönemi toplumun varoluş süreci ile ilgilidir. Kabile aynı zamanda toplumun sosyal-manevi değerlerinin yaranmasında zemin rolünü oynuyor.
Herhangi bir toplumun oluşmasında dil, soykök, toplumsal bakış vs. açıdan yakın olan birkaç kabile katılabilir. Bu kabileler kavim olarak birleştiğinde kendi alt şuurlarını da birleştirip ortak toplumsal düşüncenin oluşmasında rol oynaya biliyor. Onların mitolojik dünya görüşleri de birleşerek tek sosyal-mitolojik düşüncenin oluşmasına yol açıyor.
Kaynakça: TÜRK MİTOLOJİSİ – Ramil ALİYEV
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız