Gelincik ailesinden gelen haşhaş, kaynaklarda gelincikle sıklıkla karıştırılmış bazen haşhaş için anlatılan bir mitos bir başka yerde gelincik çiçeğine atfedilmiştir.
Haşhaş afyon ve morfinin hammaddesidir. Bugün tıp alanında hastayı uyuşturmak için kullanılan morfinin ismini 1805’te eczacı Sertürner, Yunan mitolojisindeki rüya tanrısı Morpheus’tan esinlenerek koymuştur. Morpheus, Hypnos’un yani uykunun çocuğudur. Kanatları sayesinde uçarak yeryüzündeki tüm insanlara düş gösterebilir. Onun gösterdiği rüyalarda korku, mutluluk gibi duygular birbirine karışır. Bu yanıyla tıpkı morfin yani haşhaş gibi bir etkiye sahiptir. Morpheus’un yatağının etrafı haşhaş çiçekleriyle çevrilidir. Hypnos insanları uyutmak için onlara haşhaş çiçeklerinden bir taç giydirirdi. Hypnos’un Roma’daki karşılığı olan Somnus ve onun çok sayıdaki çocuğu haşhaş çiçeklerinin çevrelediği bir mağarada yaşarlar. İnsomnia olarak bilinen uykusuzluk hastalığının adının Somnus’tan geldiği düşünülmektedir.
Haşhaş bitkisinden elde edilen afyon/ opium Yunanca opion, bitki sapı anlamına gelir. Antik Yunan’da afyon Ay’ın gözyaşı, Aphrodite’in gözyaşı olarak betimlenirdi. Ay ve Aphrodite haşhaş ile özdeştiriliyordu. Mekone kentinde Aphrodite bir elinde nar diğer elinde de haşhaş bitkisi tutarken tasvir edilmiştir. Mekona Antik Yunan’da haşhaş için kullanılan bir isimdir. Bu da ekinlerin tanrıçası Demeter’le bağlantılıdır. Söylenceye göre Demeter’in Mekon adında Atinalı bir sevgilisi vardı. Tanrıça sevdiğini ölümsüz kılmak için haşhaşa çevirdi. Haşhaş bundan dolayı Demeter’e adanmış bitkilerden biri olmuştur.
Demeter, kızı Persophone yeraltı ülkesine kaçırıldığında tarifsiz bir acıya düşmüş, tümüyle aklını ve iradesini kaybederek dünya işlerini terk etmişti. Acılar içindeki Demeter’i teskin eden en etkili şey haşhaştı. Demeter haşhaş kapsülünün içindeki mucizevi sütü keşfetmiş ve onun hipnotik özelliğinden yararlanmıştı. Hatta Demeterbu keşfinden Triptolemos’a da bahsetmişti. Triptolemos, insanlığa tarımı öğreten kişiydi. Demeter’in buğday tohumundan sonra Triptolemos’a sunduğu ikinci armağan da haşhaşın uykuya kavuşturan giziydi. Haşhaş tohumu, ekmeğe lezzet vermek amacıyla eski çağlardan bu yana kullanılagelir. Ayrıca tahıl tarlalarında yetişmesi nedeniyle de haşhaş çiçeği Demeter’le ilişkilendirilmişti.
Meşhur Troya Savaşı’yla tanınan Helene de haşhaşa meftundur. Aşk uğruna yurdu Sparta’ya terk ederek Troya’da yaşamaya başlayan Helene doğduğu topraklara özlem duyuyordu. Troya prensi Paris, yurt özlemini unuttursun ve acısını hafifletsin diye Helene’ye Nepenthes adlı bir içecek vermiştir. Helene’nin kaygılarından uzaklaşmasını sağlayan Nepenthes’in içeriğinde haşhaş olduğu tahmin edilmektedir. Sağlık tanrısı Asklepios’un da ağrı dindirici etkisi amacıyla kullandığı söylenen haşhaş aşırıya kaçıldığında bu defa ölüm tanrısı Thanatos’la ilişkilendirilir.
Hititler zamanında Boğazköy ve çevresinde bilinen bir tarım ürünü olan haşhaş Hititçe “haşşika” olarak isimlendirilirdi. Hititçe “haşşika”nın aynı zamanda uyku anlamına da geldiğini öne süren kaynaklara göre Hititlerin haşhaşın uyuşturucu etkisinden haberdar olduklarının bir kanıtı olarak gösterilmektedir.
Yorumlar
Çok ilginç
Neylerle bağlantısı varmış meğer
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız