Oysa herkes öldürür sevdiğini, kimi kafasından bir ok ile…
Ölümlülerin en yakışıklısı Orion’a rastlayana kadar Artemis’in aklının ucundan aşk geçmiyordu. Ee aşk da böyle bir şey değil mi zaten? Beklenmedik bir anda çalıverir kapıyı.
Orion'un dev cüssesine rağmen hedefini asla şaşmayan ok ve yayı onun en önemli silahıydı. Günlerden bir gün ormanda avını takip ederken, Artemis’e rastlar. Yakışıklı mı yakışıklı sevimli mi sevimli Orion bir ışık huzmesi içinde gördüğü Artemis’e o anda gönlünü kaptırdı.
Tanrıçanın dostluğu için yalvardığı an her ikisinin de hayatı değişir. Orion’un dostluğu zamanla Artemis için vazgeçilmez bir hal alır. Ki tanrıçamız artık tüm zamanını yeryüzünde geçirmeye başlar, Olympos’taki toplantılara uğramaz. İkiz kardeşi Apollon ise akıl tutulması yaşayan Artemis’e yaptığının yanlış olduğunu bir türlü anlatamaz: Bir ölümlü ile nasıl olabilirsin. Tanrı Zeus’un kızı ışığın Tanrıçası değil misin sen? Hem annemiz Leto’nun bizi ne kadar zor doğurduğunu görüp bakire kalacağına yemin etmemiş miydin? Ne çabuk unuttun bunları? İntikam yemini etmişti Apollon, kız kardeşini gaflet uykusundan uyandırmalıydı.
Artemis’i can evinden vuracaktı. Avcılık ve ok…Bir gece karanlığında kardeşine yarışmayı teklif etti. Denizin üstünde bir gölge vardı yalnızca ilahların görebileceği kadar küçük bir gölge: O gölgeyi yalnızca bir atışla vurabilirsen aşkına bir daha hiç karışmayacağım.’ Artemis yanıt bile vermedi, Tanrıça edası ile gerdi yayını ve saldı hedefe. Gökyüzünü yırtan bir çığlık duyuldu. Sesi tanıdı Artemis ama bir türlü konduramadı. Ta ki avın yanına ulaşana kadar. Orion kanlar içindeydi son nefesini verirken Artemis yeminini tekrarladı sonsuza kadar...
Bir takım yıldızı olsun diye babasına yalvardı. Artemis nihayetinde ‘Ay Işığı’ idi ve en yakınında sonsuza kadar Orion olacaktı.
Yorumlar
Gerçekten ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız