İzmir’in Bergama ve Dikili ilçeleri arasında efsaneye göre büyük bir bataklık varmış. Bu bataklıkta birçok kaynak varmış. Bu kaynaklara düşenler tabaklanmış deriye dönerlermiş.
Zamanında bu kaynarcanın olduğu yerdeki memleketin verimli tarlaları ve besili hayvanları varmış. Bu sayede halk çok zengin olmuş. Hatta ekinlerini ekmek, hayvanlarını otlatmak için başka yerlerden işçiler getirmişler. Gelen işçiler halkın ahlakını bozmuş ve halkı baştan çıkarmışlar.
Bir gün bu memlekete bir Pir gelmiş. Pir halka nasihatte bulunmuş, akıllanmaları gerektiğini söylemiş. Fakat halk Pir’i dinlememiş. Hatta Pir’i iki kuyunun arasına hapsetmişler. Pir’e ne ekmek ne de su vermişler.
Halktan bir kız Pir’e acımış ve gizlice ona ekmek ve su getirerek Pir’i ölümden kurtarmış.
Bir zaman sonra bu kızın kırk gün kırk gece düğünü olmuş. Bu düğünde tüm halk sarhoş olmuş. Bölgenin adetine göre geline kuyudan üç yudum su içirmek ve kuyunun etrafında üç tur atmak gerekirmiş. Gelini eve götürmek için ata binip yola çıkılmış. Kuyuya geldiklerinde Pir karşılarına çıkmış. Pir onlara “Beni takip edin, arkanıza sakın bakmayın. Bakarsanız hepiniz taş olursunuz.” demiş.
Pir’in söylediklerinden korkan halk onun peşine takılmış. Arkalarında müthiş bir kıyamet kopmuş. Çığlıklar, gürültüler gelmiş. İçlerinden bir tanesi dayanamayıp geriye bakmış. Evlerden sular fışkırıyormuş ve kara dumanlar yükseliyormuş. Bakan kişi yandım diyerek kendisini yere atmış.
Herkes ne olduğunu anlamak için geriye bakmış ve taş kesilmişler. Pir, kurtarmak istediği kızın da taş kesildiğini görmüş. Tepeye tırmanmış ama fazla gidemeden Pir de ölmüş.
Bu olaydan sonra kızın taş kesildiği yere Gelin Taşı; Pir’in öldüğü yere de Dede Tepesi adı verilmiş.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız