Eski Ahit’te David ile Bathşeba’nın bilgeliğiyle tanınan ve İbranice Solomon adıyla oğlu olan Süleyman, 3. İsrail kralıdır. Süleyman’ın MÖ 10. yüzyılda yaşayıp, 40 yıl hüküm sürdüğüne inanılmaktaysa da Kuran’da kral olarak değil bir Yahudi peygamberi Süleyman olarak geçmektedir.
Solomon adı İbranice “barış yapan” anlamına gelen şlomo kelimesiyle ilişkilidir. Süleyman Hristiyan inancında adaletli bir kral yasa koyucu olarak büyük saygı görmektedir. Süleyman’ın Eski Ahit’in Ezgiler Ezgisi, Vaiz ve Özdeyişler kitaplarının Süleyman tarafından yazıldığı kabul edilmekteyse de kendi öyküsü 1. Krallar kitabının ilk 11 bölümünde ve 2. Tarihler kitabının ilk 9 bölümünde anlatılmaktadır.
SÜLEYMAN ADALETİ
Süleyman Adaleti deyiminin kaynağı olan bir söylenceye göre biri çocuğu doğuran diğeri ise yetiştiren iki kadın bir çocukla gerçek anne olduklarını iddia ederek kralın huzuruna çıkarak adalet istemişlerdir. Süleyman çocuğu paylaşamayan kadınlara hitaben:
"Biriniz bir kolundan öbürünüz diğer kolundan tutup çekin, bakalım çocuk kime kalacak?” deyince kadınlar çocuğun kollarından tutup çekmeye başlamış, çocuğuna acı duyup ağlaması üzerine çocuğu yetiştiren kadının gönlü elvermeyip çocuğun kolunu bırakmıştır. Çocuğu doğuran kadın kucağındaki çocukla umutla Süleyman’a bakmışsa da kral çocuğun canının yanmasına dayanamayan kadının gerçek annesi olduğuna hükmetmiştir.
Bir başka söylenceye göre Saba melikesi Belkıs’ın Güney Arabistan’daki Saba diyarı olduğu sanılan ülkesini ziyaret eden kral kadınla romantik bir ilişki yaşamış ve bu ilişkiden bir oğlu olmuştur. İslami kaynaklarda Neml ve Sebe surelerinde de bahsi geçen Süleyman’ın hüdhüd kuşu aracılığıyla Belkıs ile haberleştiğine, Süleyman Tapınağını cinlere yaptırdığına, uzun bir yaşam sürdükten sonra asasına dayanır bir pozisyonda öldüğünde asasını kurtlar kemirip kırılıncaya dek öldüğünün anlaşılamadığına inanılmaktadır.
Kuzey Afrika’da 1974’e dek tahtta kalan Etiyopya kralı Haile Selassie’nin bu çocuğun soyundan geldiği söylenmekteydi. Süleyman, bilge olduğu kadar büyücüğüyle ünlü olup, kuş ve diğer hayvanların dilini anlayıp konuşabildiğine, parmağında taşıdığı, üzerinde Davud yıldızı işareti bulunan sihirli bir yüzük (İslam inancında yeşil yakuttan) sayesinde ruhlar hatta şeytanları kontrol edebildiğine inanılmaktaydı (Bkz. Süleyman Mührü). İslami söylencelerde cinlerin kralı Süleyman olarak bahsi geçen tarihi kralın bir büyü kitabı yazmadığı kabul edilmesine karşın Ortaçağ Avrupa’sında Goetia adlı sihir kitabı ona atfedilmekteydi.
SÜLEYMAN MÜHRÜ
Ortaçağ’a ait Yahudi, İslam ve Hıristiyan efsanelerinde bahsi geçen, Kral Süleyman’ın (Solomon) sahip olduğu büyülü bir mühür yüzüğünün adıdır. Süleyman bu yüzük sayesinde cinlere hükmedip, hayvanlarla konuşulabilmektedir. Binbir gece masallarının birinde şeytani bir cinin bakır bir lamba içinde 1.800 yıl hapsedildiği, Pseudomonarchia Daemonum gibi daha sonraki dönemlerde Hıristiyan literatüründeki kitaplarda da cinleri şişeye hapsetmenin mümkün olduğundan bahsedilmektedir. Bu durum akla Süleyman’ın yüzüğünün içinde tüm cinlere hükmeden bir cinin veya şeytanın hapsedilmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Bazı masallarda yüzüğün demir ve bakır karışımından imal edilip üzerine Allah’ın adının kazındığı ve dört değerli taşla süslendiği kaydı geçmektedir. Arapça ‘Hatim Süleyman’ adıyla bilinen mühür zamanla Davud Yıldızı olarak bilinen ve bir daire içine çizilmiş iç içe geçmiş iki üçgenle tasvir edilen sembole dönüşmüştür.
Okültistler ve ezoteristlerin makrokozmosun sembolü olarak gördüğü altı uçlu yıldızı, kabalacılar, görünen ve görünmeyen dünyayı sembolize eden iki üçgen olarak tanımlamışlardır.
Bir Arap masalında Sakhr adlı bir iblisin Süleyman’ın eşini kandırarak aldığı ve 40 gün/40 yıl hüküm sürdüğü, sonunda Sakhr’ın yüzüğü denize attığı, bir balık tarafından yutulduğu, Süleyman’ın hizmetindeki bir balıkçı tarafından bulunduğu, Sakhr’ın ise Süleyman için büyük bir tapınak yaparak suçunu affettirdiği kayıtlıdır.
SÜLEYMAN TAPINAĞI
Süleyman tarafından yaptırıldığına inanılan ünlü mabetin adı olup, çeşitli halklarca defalarca yıkılmışsa da her defasında tekrar onarılmıştır. İkinci tapınağın günümüze ulaşan duvarlarından birisi bugün ‘Ağlama duvarı’ olarak adlandırılmaktadır.
Ezoteristlere göre Masonlar bu tapınağı inşa eden usta Hiram Abif'in düşünsel mirasçısıdır. Usta Hiram’ı sakladığı sırları öğrenmek için öldüren işçiler, hazır olmadıkları bir bilgiye sahip olmaya çalışan cahil insanları temsil etmekte ve masonların bilgi birikimine dayanan hiyerarşik yapılanmasına dayanak oluşturmaktadır.
Kaynak: Özhan Öztürk- Dünya Mitolojisi
Yorumlar
Sultan Süleyman'ı Kanuni Sultan Süleyman sanmıyordunuz herhalde değil mi?
Ne mühürmüş arkadaş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız