Yolcuların koruyucusu olan Hermes, Roma mitolojisinde Mercuius olarak bilinir. Seyyahlara, yolunu şaşıranlara, yolculara yol gösterir ve yolların emniyetini sağlar.
Tanrıların haberlerini yerine zamanında ulaştırmak için haliyle ideal vücutlu, açık gözlü ve zekidir.
Hermes tasvirlerinde üzerinde iki yılan sarılı sopa, mesaj iletme görevini gören tanrının her zaman göreve hazır olduğunu gösterirken bir diğer yandan da barış sembolü sayılır.
Kadüke adındaki bu sopa, aynı zamanda sihirlidir. Hermes onunla istediği zaman fanileri uyandırır veya uyutur. Ölülerin ruhunu bu sopa ile toplar ve dokunduğu her şeyi altına çevirebilir.
Ne sopaymış be…
Hermes’in çocukları arasında en az tanınmışı genç bir çoban olan Daphnis’tir. Ustalıkla flüt çalar. Bir kır perisi olan Lyke, Daphnis’e aşık olur. Onu delicesine sevdiğinden çıldırırcasına kıskanır. (Lyke ben olabilir miyim acaba? Önceki hayatımda falan, mümkün mü? Olabilir mi acaba?)
Bu kıskançlığı yüzünden Daphnis’ten bir söz vermesini ister. Ondan başka hiçbir kadını sevmeyeceğine söz verdirir. Eğer sözünden dönerse gözlerinin kör olacağını söyler.
E tabi peri kadın, gözlerini oyarım diyememiş…
Bir gün Daphnis uzun süren bir avdan dönerken karşısına çıkan saraya davet edilir. Efsane bu ya kralın kızı hemen Daphnis’e aşık olur. Ama kız nasıl güzel biliyor musun?
Tabii işin ucunda kör olmak olunca Daphnis geri durur. Ama kralın kızı içeni aşık eden bir şurubu Daphnis’e içirir.
Yahu sen kral kızısın be kadın, gazozuna ilaç atmak nedir?
İhanet haberini alan peri kızı, Daphnis’in gözlerini kör eder. Daphnis kör gözleriyle dağlarda flütünü çalarak gezer durur. Bu gezintilerin bir tanesinde kayanın tepesinden aşağı düşerek ölür. Babası Hermes de onun hatırasını yaşatmak için düştüğü yerde bir kaynak fışkırtır.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız