Yunan Mitolojisinde Troya kralı Priam ile karısı Hekuba’nın ikinci oğlu olan Paris, Alexander, Aléxandros veya Aleksandros olarak da bilinir. Helen’i kaçırarak Troya savaşının başlamasına sebep olmuştur.
Hekabe henüz hamileyken rüyasında bir meşale doğurduğunu ve meşalenin tüm Troya’yı ateşe verdiğini görünce rüyası Priam’ın Arisbe adlı bir başka kadından doğan kâhin oğlu Aesakus veya Kassandra veya bir Sibyl tarafından kötüye yorulmuş, bunun üzerine bebek öldürülmemiş ama kralın emriyle İda dağına bırakılmıştır. Dağda 5 gün boyunca dişi bir ayı tarafından emzirilen çocuk ardından Agelus adlı bir çoban tarafından bulunup kendisine Paris adı verilmiştir. Bir başka söylencede çocuk çok sayıda çoban tarafından bulunmuş tanrılar tarafından korunduğu düşünülerek kendisine “Korunan adam” anlamında Aleksandros adı verilmiştir.
Henüz delikanlılık çağındayken Troya’da kraliyet ailesinin öldüğü sanılan Paris adlı oğullarının anısına düzenlenen cenaze bir şenliğinde kim olduğunu bilmediği kardeşlerini yenmiştir. Yenilgiye öfkelenen Deiphobos kılıcını çekip Aleksandros öldürmek isteyince Zeus tapınağına sığınan kahraman burada Kassandra tarafından tanınınca kimliği açığa çıkmış, kral öldüğü sandığı oğlunu karşısında görünce bağrına basmış böylece Paris yeniden saraya kabul edilmiştir.
PARİS VE HELENE
Helene yanına toplayabildiği kadar hazineyi alıp, 9 yaşındaki kızı Herminoe’yi geride bırakarak Paris ile kaçmıştır. Paris yanında Helen olduğu halde Troya’ya döndüğünde Hekate’nin doğum öncesi rüyası hatta Kassandra’nın felaket kehanetine rağmen Priam tarafından iyi karşılanmış, Helen aileye gelin olarak kabul edilmiştir. Farklı yazarlarca bir festival sırasında Helen’in Paris tarafından zorla kaçırıldığı da iddia edilmiştir.
TROYA SAVAŞI’NDA PARİS VE MENELAOS
Menelaos, ağabeyi Agamemnon ve zamanında yardım için kendilerini yeminle bağlayan Helen’in taliplerinin de dâhil olduğu büyük bir orduyla Troya önlerine gelip karısını istediğinde adet üzerine Paris ve Menelaos kazananın Helen’i alacağı bir düello gerçekleştirmiştir. Çarpışmada Paris yenilmek üzereyken Aphrodite tarafından bir bulut içerisine gizlenince savaş başlamış, Hektor tarafından zorla çatışmaya götürülen Paris burada Menesthios, Eukhenor ve Deikos’u öldürmüştür.
İyi bir okçu olan Paris, Troya Savaşı sırasında Apollon’un yardımıyla Skaia kapısında ayağına attığı bir okla ağabeyi Hektor’u öldüren Akhilleus’u topuğundan vurarak öldürmüşse de sonradan Herakles’in yayını taşıyan Philoktetes tarafından teke tek çarpışmada kasığından vurularak ölümcül bir yara almıştır. Paris, Helen uğruna terk ettiği Oinone’den yarası için bir ilaç istemiş kadın kıskançlıkla önce kabul etmemişse de fikir değiştirdiğinde kahraman çoktan ölmüştür.
İLK GÜZELLİK YARIŞMASI
Tanrılar, Thetis ile Peleus’un düğünü için toplandıklarında Eris (nifak) tanrıçaların arasına altın bir elma atmış, bunun en güzel tanrıçaya ait olduğunu söylemiştir. Tanrıçalar elmayı paylaşamayınca Zeus, Hermes’i, Hera, Athena ve Aphrodite’i İda dağına götürmek ve Paris’i güzellik yarışmasına hakem tayin etmekle görevlendirmiştir. Her üç tanrıça da Paris’e en güzel seçilmeleri durumunda korumaları altına almayı ve olağanüstü hediyelerle ödüllendirmeyi önermiş ama genç adam kendisine Güzel Helen’in aşkını vaat eden Aphrodite’i seçmiştir. Paris, su perisi Oinone’yi terk ederek Sparta’ya gitmiş, Aphrodite’in yardımıyla Katreus’un cenaze töreni için Girit’e giden Sparta kralı Menelaos’un yokluğunda karısı Helen’i baştan çıkarmıştır. Daha İda dağında çobanlık yaparken nehir tanrısı Kebren’in kızı Oinone adlı bir periyle evlenmiş hatta Korythus adlı bir oğlu dünyaya gelmiş olan Paris’i kehanet yeteneği olan karısı Yunanistan’a gitmemesi için uyarmıştır.
PARİS’İN KARARI
Paris’in Kararı Yunan Mitolojisinde Troya Savaşının başlamasının en önemli sebebi gösterilen bir efsane olup, Troya kralı Priam’ın o sırada çobanlık yapan oğlu Paris’in Hera, Athena ve Aphrodite’in hangisinin daha güzel olduğu konusunda hakemlik yapmasını konu almaktadır.
Zeus, ölümlü kahraman Peleus ile deniz tanrıçasının düğün törenine tüm tanrıları çağırırken bir sorun çıkmaması için nifak tanrıçası Eris’i davet etmemişse de tanrıça öfkeyle düğüne gelmiş, davete katılmasına izin verilmeyince salonun ortasına en güzel olan için olduğunu belirttiği altın bir elma atmıştır. Tüm tanrıçalar elmayı sahiplenmek istemişse de sonunda Hera, Athena ve Aphrodite arzularında ısrarcı olmuş ve hangisinin en güzel olduğu konusunda kararı Zeus’un vermesini istemişlerdir. Karısı ve kızları arasında böyle bir seçim yapmaktan çekinen tanrı Hermes’i çağırarak tanrıçalarla birlikte İda dağına giderek seçimi Paris’e yaptırmasını emretmiştir. İda dağında tanrıçaların her biri Paris’e kendisini seçmesi halinde genç çobana çeşitli vaatlerde bulunmuş; Hera, Avrupa ve Asya’nın krallığını, Athena bilgelik ve savaş becerisi, Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vaat etmiştir. Paris, Aphrodite’in teklifini kabul ederek Akhaların düşmanlığını kazanmak pahasına Menelas’un karısı Spartalı Güzel Helen’in aşkını tercih etmiş, kadını kendi isteğiyle ülkesine kaçırınca Troya Savaşı’nın başlamasına sebep olmuştur. Paris, Hera ve Athena’yı gücendirdiği için savaş boyunca iki tanrıça Yunanlılara savaşı kazanmaları için yardım etmiştir.
Paris’in Kararı teması Antik Çağ’da vazo resimleri ve kabartmalarda sıkça tasvir edilmekle kalmamış ayrıca Cranach, Rubens, Watteau, Renoir ve Dali’ye ait çağdaş sanat eserlerinde işlenmiştir.
Kaynak: Özhan Öztürk- Dünya Mitolojisi
Yorumlar
AH PARİS! NELERE SEBEP OLDUN!
Koca bir medeniyeti yaktı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız