Eski Mısır’da soğan bazen evreni, bazen de ölümsüzlüğü temsil eder. Ayrıca soğan bir tanrıymışçasına benimsenir.
Plinius’un aktardığına göre soğan ve sarımsağın üzerine yemin edilmesi bu kültürde şaşılacak bir durum değildi.
Firavun Keops, piramidinin inşasında çalışan işçilerin ücretini soğan, sarımsak ve maydanozla ödüyordu. Ayrıca Eski Mısır’da ölen kişilerin soğanlarıyla gömülmesi yaygın bir adetti. Böylece bedensel ölümü gerçekleşen kişinin ölümsüzlük yolculuğuna çıktığı bu soğanla simgeleniyordu.
Antik çağda Roma’da soğan yenmesi biraz aşağılanan bir durum olsa da özellikle yoksul Romalıların kahvaltısı soğan ve ekmekten oluşuyordu. Öte yandan pek çok antik çağ hekimi soğanın köpek ısırmasından kelliğe varıncaya kadar türlü faydasını eserlerinde yazmıştır.
Soğanın kendine has kokusu pek çok kültürde kötülüklerden koruyan bir tılsım olarak kabul edilirdi. Soğanın ve onun gibi keskin kokulu sarımsağın evlerin kapılarına ve çeşitli yerlerine asılmasıyla o evin kötü ruhlardan korunması sağlanırdı.
Osmanlı adetlerinde yeni doğum yapan kadınların memeleri yıkanır ve ortadan ikiye kesilmiş bir soğanla ovulurdu. Daha sonra bu soğan mavi boncuk ve sarımsak ile beraber bir şişe geçirilerek tülbentle bağlanarak lohusanın ayak kısmındaki duvara asılırdı. Kırk gün sonra bebeğin kırkını çıkarmak için herkes en güzel giysilerini giyinir, bebek de güzel bir şalla kundaklanırdı. Evden çıkmadan evvel lohusanın ayakucunda asılı olan şişe geçirilmiş soğan, kapının eşiğine konur, sırayla anne, büyükler ve en son kucağında bebeği taşıyan ebe bu soğanın üzerinden atlayarak dışarıya çıkarlardı.
Bu gelenek hala devam ediyor mu?
Yorumlar
Sarmısak vampirlerden soğan ise diğer şeylerden koruyor anlaşılan :)
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız