Pek çok kültürde Yağmur, Gök Tanrı ile yeryüzü tanrıçasının birleşmesi, bir çeşit kutsal düğünün işareti olarak algılanmaktadır. Bu inanışa göre göğün toprağı yağmur yoluyla döllemesi bitkilerin doğup büyümesini yani bereketi sağlıyordu. Pek çok Afrika kabilesinde yağmur genellikle gökyüzü tanrılarının tanrıların ağlaması veya lütfu olarak görülmekteyse de Dinka halkının en önemli tanrısı Deng’in adının bizzat ‘yağmur’ anlamına gelmesi toprağa ve insana verilen yaşam gücünün özdeşleştirildiğini göstermektedir.
Yağmur dansı özellikle Eski Mısır ve Orta Amerika halklarında rastlanılan, amacı yağmur yağdırmak olan törensel bir dansın adıdır.
YAĞMUR DUASI: İSTİSKA
Yağmur duası Anadolu’da istiska adıyla bilinmekte, Tanrı’ya karşı işlenilen günahların kuraklığa sebep olduğuna inanıldığından bir imamın liderliğinde kuşluk vaktinden az önce topluca yağmur duasına çıkılıp, tanrıdan rahmet dilenilmekteydi. Genellikle dua sırasında bir miktar taş ya da nohut (hatta bir at kafatası) okunulduktan sonra suya bırakılır, yağmur yağana dek sudan çıkarılmamaktaydı. Ayrıca köyün genç veya çocukları kuraklık dönemlerinde toplanmakta, yedi yolun birleştiği bir kavşakta yakılan bir ocakta arpa unundan ekmek yapıp yoldan gelip geçenlere dağıtılarak Tanrının bu cömert davranışı ödüllendireceği düşünülerek yağmur yağdırılacağına inanılmaktaydı. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yağmur duası varyantları Eşek Gelin Etmek, Çömeç Gelin, Modu Modu çağırmak, Kuçkuçura, Pabra Bubrik olarak adlandırılmaktaydı.
YAĞMUR GELİNİ
Yağmur Gelini, Fas’ta yaşayan Rif halkı (Berberi) kadınlarının yağmur yağdırmak amacıyla gerçekleştirdiği bir törenin adıdır. Evlenmemiş genç kızlar, fırıncıların kullandıkları türden uzun saplı bir kürek alıp, buna güzel giysiler giydirip, gerdanlıklar takılmakta, gelin evden eve dolaştırılırken hep birlikte yağmur duaları edilmektedir. Anadolu’da ise yaşlı bir kadın anasının ilk çocuğu olan bir çocuğu kucağına alıp çırılçıplak soyduktan sonra, köyün diğer çocuklarıyla birlikte ev ev dolaştırmakta ev sahipleri ‘yağmur gelini’ adı verilen çocuğun başından özgün bir türkü eşliğinde bir tas dökmekte, çocuklara yemek yapmaları için yağ ve yumurta verilirdi.
ÇÖMEÇ GELİN
Çömeç Gelin, Diyarbakır ve civarında kuraklık dönemlerinde çocukların yağmur yağdırabilmek amacıyla üzerine çaprazlama bir tahta parçası bağlanmış bir tahta kepçeye (çemçe) entari giydirip, baş kısmına bezler sarılarak yaptıkları korkuluğun adıdır. Bebek formundaki korkuluk ev eve dolaştırılarak evlerden birer kaşık bulgur ve yağ toplanır, evdekiler bebeğin üstüne birer kova da su dökerler. Bu sırada tekerleme söylenilmektedir.
‘Çömçeli gelin’ geleneğin Adana’daki adı olup çocuklar gelini ev ev gezdirip yiyecek toplarken “bodi bodi” diye bağırdığından bu isimle de bilinmekte, Denizli’de ise evdeki kadınların yiyecek istemeye gelen çocukları ıslattığı için ‘su gelini’ adıyla bilinmekteydi. Çömeç Gelin Hemşin bölgesinde Babra Bubrik, Anadolu Ermenilerince Kosa gelin adıyla bilinmekte, Slav folklorundaki Kostroma geleneği ile ilişkili olmalıdır.
YAĞMUR KUŞU
Yağmur Kuşu, Pek çok kültürde ötüşüyle yağmur yağdıracağına inanılan efsanevi bir kuşun adıdır. Yağmur kuşlarının en ünlüsü Çin yağmur tanrısı Yu Şi’nin emrindeki Şang Yang’dır. Bkz. Vututu
YAĞMUR TAŞI
Yağmur Taşı, Yağmurcuların yağmur yağdırmak amacıyla yaptıkları büyü törenlerinde kullandıkları içinde doğaüstü bir güç olduğuna inanılan taşın adıdır.
CİCİMAMA
Cicimama, Doğu Anadolu bölgesinde yamalı kıyafetler giymiş çocukların uzun bir dal parçasının çatallı ucunu bebek gibi süsleyerek, “cicimama ne ister/Allah’tan yağmur ister” tekerlemesi eşliğinde köyde kapı kapı dolaştırarak, her kapıda bebeğin ıslatılması ve yiyecek malzemesi toplaması suretiyle gerçekleştiren bir yağmur duası geleneğinin adıdır. Ermeni köylerinde şu şekilde uygulanmaktaydı: Kuraklık zamanı köyün yaşlı kadınlarının toplanıp aralarından en dincini seçerek başının üzerine haç şeklinde çakılmış bir çita yerleştirip başı dahil hiçbir yeri görülmeyecek şekilde uzun beyaz bir gömlek giydirmeleri, önde davul çalan bir kadının öncülüğünde bir alay oluşturulup kapı kapı dolaşılması geleneğinin adıdır. Geçit sırasında hiç konuşulmaz davul eşliğinde Türkçe, Ermenice türküler söylenmekteydi.
Türküler eşliğinde evlerden tuz, bulgur toplanmakta, bu sırada evlerden Cici mama (anne) üzerine soğuk su dökülmekte, kadın üşümesine rağmen sesini çıkarmamaktadır. Cicimama geleneği, Kars’ta Godu Godu, Trabzon’da Kuçkuçura, Hemşin’de ise Babra Bubrik adlı yağmur duası ritüelleriyle benzerlik göstermekteydi. Müslüman köylerinde yaşlı kadınlar değil erkek çocuklar bir süpürgeye leçek (başörtüsü) geçirip ev ev dolaşarak, tekerlemeler eşliğinde yağ, yumurta, peynir, bulgur toplayıp, yemek yaparak birlikte yemeleri suretiyle gerçekleştirilmekte, her ev sahibi çocukları ve godu/dodu adı verilen süpürgeyi ıslatmaktaydı.
MODU MODU
Modu Modu, Erzurum ve civarında kurak geçen Nisan-Mayıs aylarında gerçekleştirilen bir yağmur duası uygulamasının adı olup, babra bubrik ve istiska gelenekleriyle benzerlik göstermekteydi. Çocuklar, gündüz bir korkuluk hazırlayıp kıyafet giydirip, bir sığırın ucuna bağladıktan sonra ev ev dolaştırılarak yağ, un, bulgur gibi yiyecekler toplamaktaydı. Ziyaret edilen her ev bir kova suyla korkuluğu ıslatırken, çocuklar yağmur arzularını tekerleme ile ifade etmekteydi.
HEMŞİN’DE BABRA BUBRİK
Yaylaya duman (sis) inip uzun süre kalkmadığı, yağmurun ardının kesilmediği havalarda, güneşin açmasını sağlamak için, çocukların elbise giydirip, ıslatıp, gelin adını verdikleri bir çalı süpürgesini ev ev dolaştırarak, tekerlemeler eşliğinde, muhlamalık malzeme toplama adetine denilmektedir.
Köyden köye bubirdak, ablik bublik, barba bublik, publik gibi tanımlamalar yapılmaktadır. Tekerlemeler söylendikten sonra evlerden toplanan yağ ve mincilerden hoşmeri yapılıp hep birlikte yenilmekteydi.
HEMŞİN YAYLASI’NDA YAĞMUR DUASI: PUBLİG
Hemşin Yaylası’nda yağmur duası yerine, güneş açması için yapılan ayine Publig deniyor. Vartevor ise yaz ortasında 15 gün süren eğlencedir. Bölgedeki birçok evliliğin temeli de Vartevor’da atılır. Bütün Anadolu’da yağmur duasına çıkılırken, Karadeniz’in sisli yüksek bu yöresinde Hemşinliler, güneş için ‘publig’ adı verilen bir ayin yaparlar. Köydeki küçük çocuklar toplanır, ahır silmekte kullanılan çalı süpürgesinden bir ‘kukla’ yaparlar. İki kişi kuklanın kollarına girer ve kapı kapı dolaşarak, yağ, un, şeker toplar. Gittikleri kapılarda hep birlikte tekerlemeyi söylerler.
Toplanan malzemeler daha sonra açıkta, çalı süpürgesinden yapılan kuklanın yakılması ile oluşan ateşte helva ya da höşmerim pişirilir. Pişen aştan ilk kaşık göğe savrulur ikinci lokma ise annesinin ilk çocuğu olan biri tarafından yenir.
KAFKASYA’DA YAĞMUR YAĞDIRMA AYİNLERİ
Dağıstan’da Tabasaran ilçesine bağlı Gumi köyünde yağmur yağdırma ayinleri şu şekilde yapılmaktaydı. Yüzünü çimden yapılmış bir kostüm takan ana karakter, çocuklar ve ergen gençlerden oluşan bir alay eşliğinde köyün tüm evlerinin avlularını gezerek herkesle birlikte halk müzik enstrümanları (akordeon, flüt, tef, davul) eşliğinde bir ayin şarkısı söylemekteydi. Geleneksel olarak ziyaret edilen evlerin hanımları ana karakteri suyla ıslattıktan sonra ona eşlik eden kişilere yumurta, fındık, meyve, tatlı, ekmek ve diğer ürünler sunmaktadır. Ev sahipleri, bu ayinlerin yağmura neden olacağına inanarak katılımcıları isteyerek kabul etmekteydi. Kafile tüm bahçeleri dolaştıktan sonra, katılımcılar toplanan yiyecekleri yolda karşılaştıkları herkese dağıtmaktaydılar. Mümkün olduğu kadar çok kişi bu sadakaları alırsa, Tanrı’nın insanların dualarını daha hızlı işiteceğine inanılıyordu.
Kaynak: 1
Yorumlar
Ne kadar da dolu dolu bir kültürmüş meğer!
Ben sadece yağmur duasını ve dansını biliyordum
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız