Adını Yunan mitolojisinde su perileri Nymphe’den alan nilüfer, bitkiler dünyasının en ilgi çekici çiçeklerindendir. Özellikle mavi renklisi Aşağı ve Yukarı Mısır’ın birliğini simgeler. Çünkü lotus da aslında bir tür nilüferdir.
Efsaneye göre Eski Mısır başlangıçta karanlıklar içindedir. Nil Nehri’nde bir karmaşa vardır. Nilüfer çiçeğinin ortaya çıkmasıyla karanlıklar aydınlanır ve karmaşa son bulur.
Öğlen saatlerinde nilüferden yayılan koku yeryüzüne yaşam verir. Bu yüzden nilüfer, tüm yaşamın kaynağı olarak Güneş Tanrısı’nın çiçeği olur.
Nilüfer, Uzak Doğu’da sonsuzluğu ve enerjinin dönüşümünü simgeler. Yine pek çok Asya ülkesinde tapınağa gidenler tanrılarına kutsal kabul ettikleri nilüfer hediye ederler. Fakat nilüfer götüren bu inançlı insanlar asla koklamazlar. Çünkü nilüfer tanrı içindir ve ilk koklayan tanrı olmalıdır.
Budist inanışına göre nilüfer, Buddha ve Buddhaların oturduğu taht olarak görülür ve kutsal doğumu sembolize eder.
Hristiyan inancında ise saflığın ve bereketin sembolüdür.
Bir başka efsaneye göre; Yunan mitolojisinde nilüfer yiyiciler (lotofagi), Kuzeydoğu Afrika’daki bir ırktır. Güzel bir tanrıça bir gün ormanda kaybolur. Tanrıça nilüfer adındaki bir bataklıkta boğulur. Bu bataklık tanrılar tarafından kaderleri başarısız olmak üzerine kurulu olanlar için yaratılır.
Tanrıça binlerce yıl savaşarak bataklıktan kaçmayı başarır. Zorluklar karşısında azmin zaferini sembolize eden bir çiçeğe yani nilüfere/ lotusa dönüşür.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız