Palmiye ağacı antik çağda Aristoteles’ten Plutarkhos’a kadar pek çok filozofun dikkatini çekmiştir. Derler ki bir palmiye ağacının dokusu zorlamalara ve baskılara boyun eğmeyecek yapıdadır. Bu yüzden palmiye zafer sembolü olmuştur.
Palmiye yetiştiği coğrafyalarda doğum ağacı olarak benimsenmiştir. İbrani mitlerinde Tamar ile, Mezopotamya’da İştar ile özdeşleştirilmiştir. Arap kültüründe Nejran adlı tanrıça olarak tapılan palmiye ağacına kadın kıyafetleri giydirilirdi. Leto’nun da Apollon’u bir palmiye altında doğurduğu anlatılır.
Yunanca ’da Phoinikas, palmiye ağacı (hurma palmiyesi) anlamına gelir. Anka kuşu da Pheniks olarak adlandırılır. Marco Polo’nun kayıtlarında geçen bir hikayede Kubilay Han, efsanevi Anka kuşunun tüyünün bulunup kendisine getirilmesini istemiş. Bunun üzerine tüm dünyada bu kuş aranmış bulunamayınca da Kubilay Hana Anka kuşunun tüyü diye bir palmiye ağacının yaprağı götürülmüştür. İlginç olan şöyle bir durum var ki o da palmiye ağacı Antik Roma’da güneşi ve yeniden doğumu simgelerdi, yani aynı Anka kuşu gibi.
İlk Hristiyanlar için palmiye yaprağı ölüme karşı elde edilen zaferi, yeniden doğumu ve şehitliği sembolize ederdi.
Bazı kabilelerde erkeklik organını nazardan korumak amacıyla penise bir çeşit kılıf giydirilirdi. Melanezya, Güney Amerika, Sudan yerlileri arasında kullanımı yaygın olan bu kılıf genellikle palmiye yapraklarından yapılırdı.
Papua Yeni Gine mitolojisinde ilk insanlar palmiyeden türemiştir. Yaratıcı tanrı Gainji, palmiyeden gelen ve her biri kendi dilin, konuşan insanların sesini duymuştu. Derken sesini duyduğu insanlar ağaçtan çıkmış ve her biri kendi dilini konuşanlarla birlik olarak dünyaya dağılmıştı.
Borneo Dyakları palmiye ağacını kader ağacı olarak görürlerdi. Palmiye ağacının yeşerip yükselmesi, ağacı diken kişinin yazgısının iyi olacağına işaretti. Ancak palmiye kuruyup solarsa o zaman kişiyi şanssızlıklar bekliyor demekti.
Yorumlar
Çok ilginçmiş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız