ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN KADINA VERDİĞİ ÖNEM:
Ata'mız, kadın haklarını çağdaşlaşmanın bir unsuru olarak algılamıştır ve dünya üzerinde hiçbir ülkede, hiçbir lider, kadın hakları için böylesine duyarlı olmamış ve böylesine savaşmamıştır. Aşağıda da okuyacağınız üzere ''Türk kadını''nı daima yüceltmiştir.
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını gibi emek verdim diyemez.. Belki erkeklerimiz memleketi istila edenlere karşı süngüleriyle düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında hazır bulundular. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir... Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur. Bundan ötürü hepimiz, bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.”
Mustafa Kemal Atatürk, 30 Mart 1923 Konya
Ata'mız, Türk kadınının toplumda hak ettiği yere gelebilmesi için öncü reformlara imza atmıştır. Öyle ki yeni kurulmuş devlette ''Cumhuriyet Kadını'' imajının yani, toplumun temel benimseyişlerinin farkında olan, ona göre bilgilenmiş ve kadın-erkek eşitliği açısından erkek ile aynı eğitim sürecine dâhil olmuş kadın imajının oluşmasını amaçlamış ve bunun için devrimler yapmıştır.
Kadının eşit yurttaş sayılması
Mustafa Kemal Atatürk “Dünya yüzünde gördüğümüz herşey kadının eseridir” diyecek kadar kadının toplum ve medeniyet içindeki yerini takdir etmektedir. Peki Gazi Mustafa Kemal, Türk kadını için ne yaptı?
Medeni Kanunla yaptığı değişikliklerle, Türk kadını eşit yurttaş sayılmıştır, pek çok Avrupa ülkesindeki kadınların sahip olmadığı haklara sahip olmuştur, çok eşli evlilik son bulmuş, kadın ve erkek için evlilikte yaş sınırı getirilmiştir, miras konusunda kadın ve erkek eşit haklara sahip oldu, mahkemede kadın ve erkeğin şahitliği eşit kabul edildi, kadınlara istediği işte çalışma hakkı tanındı ve kadına boşanma hakkı verildi.
Kadına seçme-seçilme hakkının verilmesi
Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının hukuki ve siyasal anlamda yerel ve merkezi yönetimler için seçme ve seçilme hakkını elde etmesini, bilinçli olarak bu hakkını kullanmasını çok önemsemiştir.
Ulu Önder, kanun müzakereleri sırasında “Siyasal ve toplumsal hakların kadın tarafından kullanılmasının insanlığın saadeti ve prestiji açısından gerekli olduğuna eminim” şeklindeki sözleri ile kadın hakları konusundaki düşüncelerini yansıtmıştır.
5 Aralık 1934 tarihli 2589 sayılı kanuna göre 22 yaşını bitiren her vatandaş milletvekili seçimlerinde oy kullanabilecek, 30 yaşını bitiren her vatandaş ise milletvekili seçilebilecektir. 1934’te kadınlara milletvekili seçilebilme hakkı tanınması Türk kadınını çağdaş ve ileri ülkelerin seviyesine çıkarmıştır. Fransa'da kadınlar 1944 yılında, Yunanistan’da 1952, İsviçre’de 1974 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardı.
Kadının eğitim görmesi
“(...) Bir sosyal topluluk, bir millet erkek ve kadın denilen iki tür insandan oluşur. Kabil midir ki bir kitlenin bir parçasını geliştirelim, diğerini müsamaha edelim de kitlenin bütünü ilerletilebilmiş olsun? Mümkün müdür ki bir camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin? Şüphe yok, terakki adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmalı ve gelişmeyendik alanında birlikte kesin bir tavır almak gereklidir. Böyle olursa devrim başarılı olur.”
Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1925 Kastamonu
Milli Mücadele’nin yoğun olduğu günlerde, Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’ne, 250 kadar erkek ve kadın öğretmen katılmıştı. Böylece Atatürk, sadece vatan savunmasında değil, eğitim alanında da kadın ve erkeği birlikte görmek istediği mesajını veriyordu. Ayrıca eğitim sisteminde yapılacak hizmetlerde kadın ve erkek öğretmenler birlikte görev yapacakları mesajından hareketle gelecekte eğitimde kız-erkek ayrımı yapılmadan eşit eğitim-öğretim hakkı tanınacağının ilk işaretini de veriyordu.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla eğitim-öğretimde birlik sağlandı ve karma eğitime geçildi. Erkek ve kız çocuklarının ayrım yapılmaksızın bütün eğitim kademelerindeki eğitim ve öğretimden yararlanması sağlandı. 20 Nisan 1924’de yürürlüğe giren Anayasası’nın 87. maddesi ile de ilköğretim kız-erkek herkese zorunlu hale getirilerek kız çocuklarının okutulması Anayasal zorunluluk haline getirilmiştir. Kadınların eğitim yoluyla meslek edinip toplum yaşamına katılması için ayrıca Kız Enstitüleri açılmıştır ve kızlara iş alanı açmak ve el becerileri kazandırmak, zamanla Türk el sanatlarını ve işlemelerini modernize ederek Türk modasının ve kültürünün yurt içinde ve yurt dışında tanıtımını amaçlamıştır. Bir başka amacı da kendine güvenen, kendi kendine yetebilen kişiler hanımefendiler yetiştirmektir.
Yorumlar
Atatürk Dünya tarihinde kadınlara böyle hakları veren ilk insandı. Büyük adamdı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız