Kurakçıl bitkilerin bazıları su kaybının önüne geçmek için diken biçimine dönüşerek yapraklarının alanını en aza indirirken, diğer bazı kurakçıl bitkiler tüm hacimlerini küçültüyorlar. Örneğin, öyle şekiller alıyorlar ki, aynı hacme sahip bir başka bitkiye oranla 300 kez daha küçük hale gelebiliyorlar. Bunun için de genellikle silindir biçimini tercih ediyorlar. Böylece vücutlarının güneş ve rüzgar ile temas eden alanı azalıyor ve bu da onların su kaybını önlüyor.
Kurakçıl bitkilerin çok büyük bir bölümü elde ettiği suyu hemen tüketmiyor; onu stokluyor ve kurak dönemde bu sudan yararlanıyor. "Yağlı bitkiler" de denilen sukulentler -ki kurakçıl bitkilerin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar- bu konuda üstün bir performansa sahipler... Mum kaktüsü, dallarındaki hücrelerin içinde 5 ile 10 tona yakın su stoklayabiliyor. Agav ve taş bitkileri suyu daha çok yapraklarında depoluyorlar. "Pachypodium" türü kaktüslerde ise, suyun depolandığı yer bitkinin kökleri... Öte yandan, bazı kökler sadece su stoklamakla yetinmiyorlar. Örneğin, "Peyotl" türü kaktüslerin kökleri genişleyip daralıyor ve bu hareketlerle bitkinin kendisini güneş ışınlarından korumak için toprağın içine çekmeye çalışıyor.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız