Yüksekten korkma, karanlıktan korkma, köpek korkusu, asansör korkusu, sosyal fobi gibi korkular daha çok aklımıza gelse de psikologlar fobilerin sayısının 400’ün üzerinde olduğundan bahsediyor. Bunların tedavisinde ise çeşitli teknikler kullanılıyor. Bu teknikleri aynı zamanda istemediğiniz alışkanlıklarınızdan kurtulmak için de kullanabilirsiniz. Bizde bugün bu tekniklerin üç tanesinden bahsedeceğiz.
Fobilerin tedavisi için ilk adım, fobinin nasıl oluştuğunun anlaşılmasıydı. Bilim insanları da bu konuda bazı araştırmalar yaptılar. Küçük Albert deneyi, fobilerin doğasının anlaşılması açısından önemliydi. 1920 yılında John B. Watson tarafından gerçekleştirilen bu deneyde, herhangi bir hayvana karşı korkusu olmayan Küçük Albert’te tüylü hayvanlara karşı klasik koşullanma kullanılarak fobi geliştirilmişti. Yani yavaş yavaş sistematik bir biçimde çocuk, tüylü hayvanlardan korkmayı öğrenmişti.
Küçük Hans vakası da Sigmund Freud’un çok önem verdiği bir vakaydı. Küçük Hans’ın at fobisi vardı. Freud, Hans’ın babasıyla mektuplaşıp nedenini anlamaya çalışmıştı. Freud her şeyin başka bir şeyi temsil ettiğine inanırdı.
Yani Freud’un oluşturduğu psikanalitik teoride fobi nesnesi bir şeyi temsil ederken; kişinin de o şeye karşı depresyon, yer değiştirme, kaçınma ve sembolizasyon gibi savunma mekanizmalarını kullandığı düşünülüyordu.
Emma vakası ise Jacques Lacan’a aitti. Emma mağazalara tek başına gitmekten korkan, mağaza fobisi olan biriydi. Lacan bunun bir şeyi sembolize etmesi gerektiğine inanmadığı için bunun nasıl oluştuğuna odaklanmış ve Emma’nın aslında mağazada yaşlı bir adam tarafından taciz edildikten sonra mağaza korkusunun oluştuğunu fark etmişti. Yani Emma aslında bir travma yaşamıştı ve bu tepkiler travma sonrası stres bozukluğunun bir sonucu olarak oluşmuştu.
Fobilerin tedavisinde günümüzde daha çok aşağıdaki bilişsel davranışçı teknikler kullanılıyor. Sistematik duyarsızlaştırma, fobilerin tedavi edilmesinde en çok kullanılan terapi tekniklerinden biri. Joseph Wolpe tarafından geliştirilen bu teknikte, kişi korktuğu ya da kaçındığı şeyle aşamalı olarak yüzleştirilir. Danışan ve terapist tarafından 8-10 aşamalı bir liste oluşturulup bunlar en kolaydan en zora kadar puanlandırılır. Aşama aşama en kolaydan başlanılarak bu korkular aşılmaya çalışılır.
Burada aşama aşama kişinin fobi nesnesine karşı olan algısı, bilişsel olarak yeniden yapılandırılır. Hatalı olan düşünceleri, kişinin deneyimleyerek değiştirmesi sağlanmaya çalışılır.
Tepkiye engel olma tekniği (response pre-vention) biraz daha kendini yakalamak ile ilgilidir denilebilir. Maruz bırakma (exposure) tekniğinin mantığında ise sistematik duyarsızlaştırmayla benzer şekilde danışan fobisiyle yüzleştirilmeye çalışılır.
Bu teknikler genel olarak vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınızı yaparken, kendinizi yakalamak ve durmak ile ilgilidir. Diyelim ki istemediğiniz davranışınızı yaptığınızı fark etttiniz. Bu kendini yakalama anıdır işte. Sonrasında gelen aşamada ise kendini o yapmayı isteme hissine maruz bırakmak gerekiyor. Bu tekniklere ek olarak gevşeme teknikleri kullanılabilir.
Sanal terapi, fobilerin tedavisinde günümüzde kullanımı gittikçe artan bir terapi çeşidi olarak karşımıza çıkıyor. Kişi, sanal ortamda fobilerine kontrollü bir şekilde maruz bırakılır. Bu şekilde fobi nesnesinin o kadar da korkutucu olmadığını öğrenir.
NOT: Bu teknikler bilimsel geçerliliği olan ve terapilerde kullanılan teknikler olsa da fobilerinizin derecesi önemlidir ve tekniklerin uygulanması uzmanlık gerektirir. Bu sebeple teknikleri kendi başınıza uygulamayın ve uzmanlardan yardım isteyin.
Yorumlar
Lütfen sondaki notu dikkate alınız!!
Bir uzmana danışmadan denememeliyiz bence de ama çok güzel tekniklermiş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız