İşleri arasında birkaç kadeh içki içmeden duramayan bir yönetici ile, kötü bir geçmişe sahip ve sokakta yaşayan 16 yaşındaki uyuşturucu bağımlısı arasında hiç fark yok mu? Kumarbaz biriyle porno bağımlısını aynı biyolojik spektruma koyabilmek mümkün mü? Tüm bunlara rağmen, Blum'un tarafından olanlar da yok değil elbette... Sadece geçtiğimiz sene Japonya. Fransa ve Finlandiya'daki bazı ekipler, "Al allele" geni ile bağımlılıklar arasında ilişkiler saptadıklarını belirttiler. İki karşıt grup arasındaki çatışma, şu anda bir çıkmaza girmiş durumda. Çünkü, hiç kimse bir kontrol grubunun nasıl olması konusunda görüş birliğine varabilmiş değil. Ayrıca, alkolizmin sınırlarının nasıl tespit edileceği konusu da halen tartışılıyor. Acaba alkolik olarak sınıflandırılabilmek için günde kaç şişe şarap içmek gerekiyor; bir mi, iki mi, yoksa üç mü? Kontrol grubundan alkolikleri ve diğer madde bağımlılarım çıkarmak mı gerekiyor? Bu sorular tüm genetikçileri birbirine düşürüyor.
Bazı biyolojik reaksiyonlarda, kalıtımın etkili olduğu görüşü genel bir kanı
Araştırmacıların çoğu uyuşturuculara olan biyolojik reaksiyonlarımızın bazılarının kalıtımsal olduğu görüşünde birleşiyorlar. Londra'daki Üniversite Koleji'nde genetikçi olan Hugh Gurling. "Bardağı insanın ağzına doğru götüren bir gen olamaz, bunu ancak kalıtımsal özellikler başarabilir" diyor. Alkolün kana karışma hızının kalıtımsal olabileceği yönünde bazı kanıtlar var. Hatta, bir araştırma, alkolik akrabaları olan birinin vücudunun etkilenmesinin, alkolik akrabası olmayan birinden daha az olduğunu ortaya koymuş.
Evlatlıklar üzerinde yapılan araştırmaların sonuçlarını da gözardı etmemek gerekiyor. 1980'lerde, araştırmacılar, biyolojik aileleri alkolik olup evlat edinilmiş erkeklerin yüzde 62'sinin alkolik olduğunu ortaya koymuş. Hatta, bunlardan bazılarını evlat edinen ailelerin yeşilaycı olmaları bile sonucu değiştirmemiş. Buna karşılık olarak, kontrol grubundakilerin sadece yüzde 24'ünün alkolik olduğu gözlemlenmiş.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız