St. Louis'deki Washington Üniversilesi'nde psikiyatrisi olan C. Robert Goninger'e göre bunu bir derecede başarmak mümkün. Ona göre, farklı kişiliklere uygun olan iki çeşit alkolizm var. Bu konu ile ilgili kanıtlar, testlerden ve özel görüşmelerde elde edilmiş. Buna göre, 2. tip alkolikler -aşırı bağımlılar- genelde dünyayı umursamayan, kendilerine zarar verebilen ve antisosyal insanlar. Bunun tam tersine 1. tip alkoliklere "problem alkolikleri" deniliyor. Bunlar, genelde dikkatli, korkak ve sürekli toplum tarafından kabul edilmek isteyen insanlar. Cloninger'e göre bu özellikleri kişi daha 10 yaşındayken bile belirleyebilmek mümkün...
Uyuşturucuyu cazip kılan özelliklerin başında, bu maddelerin insanlarda oluşturduğu müthiş etkiler geliyor. 10 yıl kadar önce, insanlara uyuşturucuları bıraktırmayan şeyin, fiziksel olarak zayıf düşecekleri korkusu olduğu düşünülüyordu. Örneğin, eroin bağımlılığında bu durum kendini gribe benzer etkiler, alkolde ise karşı koyamama ve çeşitli nöbetler şeklinde kendini gösteriyordu. Kokainde böyle belirtiler görünmediği için, bu uyuşturucunun bağımlılık yapıp yapmadığı hakkında bile şüpheye düşüldü. Ancak zaman değişti; artık uyuşturucudan veya alkolden kaçmaya çalışmanın bile bağımlılığın bir parçası olduğu, kendini aşırı derecede zinde hissetme isteğinin de, bağımlılığın bir parçası olduğu biliniyor.
Şimdiki çalışmalar, bağımlılık yapan maddelerin, beynin "mükafat" sistemi ile nasıl bir ilişkide olduğu konusunda... Kokain, eroin, nikotin ve alkolün, beynin nöron (sinir hücresi) ve nörotransmitterlerinde farklı etkiler bırakıyor. Ancak, hepsinin ortak olarak oluşturduğu güçlü bir etki var; bunların hepsi, beyindeki bazı nöral yolları zorlayarak seks, annelik ve yemeyi son derece zevkli ve tekrar edilmesi gereken şeyler haline getiriyorlar. Kısacası, hayattan daha fazla zevk alabilmemizi, hiç sıkılmadan sürekli seks yapıp, yemek yiyebilmemizi, madde bağımlısı olarak ödüyoruz...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız