Anksiyete kısaca kaygı bozukluğu diye tanımlanan bir psikolojik hastalıktır. Kendisi gerçekten zorlu bir hastalık sürecidir. Uzun uzadıya burada hastalıktan bahsetmeyeceğim. Çünkü psikoloji kategorimizde kendisine dair birçok içeriğimiz mevcut. Eğer hastalığa dair bilginiz yoksa öncelikle o içeriklerimizi okumanızı tavsiye ederim.
Ben bugün size kendi anksiyete sürecimden ve nasıl kurtulduğumdan bahsedeceğim.
Anksiyete zorlu bir süreçtir. Öncelikle bunu kabullenmek gerek. Ben bir seneyi aşkın süre anksiyete ve panik atak tedavisi gördüm. İlaç da kullandım, psikoterapi de aldım. Yine de beni iyileştiren tüm bunlardan öğrendiklerimle kendi kendimi tedavi etmem oldu.
Tabi bunda psikiyatrımın beni düşünce yapımı değiştirmem konusunda ben de oluşturduğu farkındalık, bana önerdiği bir kitabın büyük etkisi var.
Panik atak krizlerimin hayatımı çok zorlaştırdığı evreye gelmiştim ben. Evden on beş merdiven çıkıp yan eve gidemeyecek duruma gelmiştim. O an kalp atışım öyle hızlanıyordu ki, maraton koşmuşum gibi hissediyordum. Nefesim asla yetmiyordu, göğüs kafesim daraldıkça daralıyordu.
Başlarda ne olduğunu anlayamıyordum. Kalp krizi geçiriyorum sanıyordum, sonraları atak olduğunu öğrenince de “Ya gerçekten kalp krizi geçiriyorsam ve panik atak krizi sanıyorsam” kaygısı yaşıyordum. Paradoks içinde boğuluyordum yani anlayacağınız.
Benim ataklarım ölüm korkusu, eğer ölürsem çevremdekiler, ailem ne yapar ne hisseder kaygısı şeklinde oluyordu. Ne kadar üzüleceklerini, ne kadar uğraşacaklarını planladıkça kaygılarımın boyutu büyüyor, atağım bitmek bilmiyordu.
Psikiyatrımın ölmem dışında her şeyi düşündüğümü ama kendimi asla düşünmediğimi söylemesiyle kendime gelmiştim. “Beyninle her şeyi yapıyorsun; ölüyorsun, kalanları planlıyorsun da kendini iyi etmeyi mi beceremiyorsun?” sorusu beni silkelemişti. Bu sayede düşüncelerimi değiştirmeye başlamıştım.
Ataklarım geldiğinde bu durumu kabullenmeyi öğrenmiştim. Kendimi telkin ediyordum; evet daime iyi hissedemem. Şuan biraz kaygılıyım ama geçecek. Hayır kalp atışlarım hızlı değil, kalp krizi geçirmiyorum. Başıma bir şey gelmeyecek, sevdiklerime bir şey olmayacak… Tüm bunlar zihnimin bir oyunu.
Ataklarımı da seviyorum. Evet canım ağlamak mı istiyor? Tamam o zaman açıyordum duygusal bir film, bir güzel ağlıyordum. En azından mantıklı bir sebebim oluyordu. Battaniyemin içinde, kendime güzel bir kahve yapıp oturuyordum. Madem o yataktan çıkacak gibi değilim, o yataktaki anlarımı değerlendiririm ben de.
Evet tüm bunları böyle kabul etmeyi öğrendim. Her şey benim içindi. Eğer ben onu kucaklamayı bilirsem üstesinden gelebilirdim.
Yaşadığınız her durumu kucaklamayı bilin. Kendinizi her halinizle sevin. Ağlamak istiyorsanız ağlayın, o gün evden çıkamayacak gibiyseniz evdeki zamanlarınızı en kaliteli hale getirin. Kendinizi en iyi siz tedavi edersiniz, iyileşin!
Yorumlar
Zor bir yol olmuş
Anksiyete için psikoloji kategorimizi ziyaret etmeyi unutmayın!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız