Etrafımızdaki insanlardan özellikle yaşı belirli bir sayıyı geçmiş olan kişilerden elbet yaşamın bir yolculuk veya bir yol olduğunu duymuşuzdur. Peki bu yolda en zoru sizce nedir? Karar almak? Yalnız kalmak? Kalp kırgınlığı? Evet hepsi ayrı ayrı çok kötü ama bana sorarsanız en kötüsü sürekli çıkılan bu yolda alınan her kararda aşırı düşünüp her şeyin sonunu görmeye çalışıp alınan yolda etrafında olan güzel olayları ve güzel şeyleri kaçırmak.
Hatta bu durumla ilgili yazılmış şarkılar hatta türküler bile var. Örneğin: ‘’İki kapılı bir handa, yürüyorum gündüz gece.’’ Burada han bence hayatı temsil ediyor. Peki bu hanın içindeki güzellikleri görmek yerine sadece bu yola çıktım ve hiçbir şey özümsemeden sadece gideceğim düşüncesi mi olmalı? Bence o yol özümsenmeli ve karar alındıysa uygulanmalı.
Alınan karar evet tabii ki iyice ölçülüp tartılmalı ama sonuna odaklı gitmek yerine sonunda olabilecekleri düşünüp yolu da kendine zehretmemeli insan. Kötü günler de olacak elbet, yağmurlu, fırtınalı belki karlı ama o yol güzeldir. Gelelim bu konuyla ilgili bence en güzel sözlerden birine. Şems-i Tebrizi derki:
‘‘Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.’’
Yorumlar
Öyle dümdüz gitmemek daha iyi olur
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız