Pek çok insanın çocukluk yılları travmalarla dolu olabilir. Bunun sebebi ise aslında insanın çocukluğunda en hassas dönemlerini yaşıyor olmasıdır. Yani şu anki yetişkin insanların aldırmadan geçip gidebileceği olaylar bir çocuk açısından büyük bir travma olabilir. İşte çocukların bu kadar hassas yapıda olması onların travma yaşamalarına açık olmaları anlamına geliyor. Ve bu da aslında pek çok çocuğun bir şekilde bir travmaya sahip olabileceği anlamına geliyor. Belki okul hayatında, belki aile hayatında, belki izlediği bir dizi veya çizgi filmde gördüğü bir şey, belki dışarıdaki sokakta gördüğü bir şey onda bir travma yarattı ve bu travmalar çocukluk travması olarak pek çok bireyin yetişkinliğini de etkileyebiliyor.
Yetişkin halinde rastlasa umurunda bile olmayacağı bir şey çocukken travma yaratabiliyor. İşte bu durum aslında çocukluğun aşılmasını da birey için zorunlu hale getiriyor. Çocukluk yıllarını aşmak, yani çocukluk yıllarında veya gençlik yıllarında, birey için olumsuz etki yaratmış, bireyin iç dünyasında tuhaf gelişmelere sebep olmuş, onu yaralamış veya geçmişinde belli noktalara takılı kalmasına sebep olmuş olayların aşılması. Bu olayların aşılması için bireyin öncelikle oturup kendini tanıması gerekmektedir. Yani kendini sorgulayan birey, neyi neden yaptığı konusunda bir fikir sahibi olabilirse çok önemli bir adım atmış olacaktır.
Ve yaptığı pek çok davranışı ilişkilendiren birey, bu davranışların temellerini bulduğu zaman onları bir daha tekrarlamama konusunda çok büyük bir kararlılık gösterecek motivasyon da kendi yüzünde edinmiş olacaktır. Çünkü farkındalığı artan birey neyi yapmaması gerektiğini de bilir. Önce neden yaptığını anlar, kaynağını anlar, sonra yapmaması gerektiği konusunda iradesini ortaya koyar ve kendi çocukluğunu aşmaya başlar. Tabi burada birey için iki tane zor olay vardır. Biri düşünüp sorgulamak, ikincisi ise irade ortaya koyup kendini değiştirmek. İşte pek çok bireyin bugün yapamadığı iki temel unsur bunlar.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız