Proteus Etkisi, çevrimiçi sanal oyun içindeki veya sanal alemdeki her türlü kimliğin bireyin davranışlarının, kendi avatarının görsel özellikleri ile ilişkili olarak değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu değişim, o sanal ortama dahil diğer kullanıcıların bu karakterlerle tipik bir biçimde eşleştirdiği davranışlar hakkındaki bilgiden kaynaklanmaktadır. Değişken (protean) sıfatına benzer olarak, kavramın ismi Yunan tanrısı Proteus'un şekil değiştirme yeteneğine yapılan bir imadır. Proteus etkisi ilk kez 2007 Haziran’ında Stanford Üniversitesi'nde Nick Yee ve Jeremy Bailenson tarafından kullanılmıştır.
Proteus etkisi, bir avatarın görsel niteliklerinin ve özelliklerinin spesifik davranışsal kalıpyargılar ve beklentilerle ilişkili olduğunu ileri sürer. Bir birey, avatarının görünüşü nedeniyle, diğerlerinin kendisinden belirli davranışlar bekleyeceğine inandığında, bu beklenilen davranışları yerine getirecektir. Proteus etkisine destek, çekicilik ve uzun boy gibi belirli fiziksel özelliklerin nasıl sıklıkla daha olumlu sosyal ve profesyonel sonuçlarla ilişkili olduğunu gösteren geçmiş gerçek dünya çalışmalarından gelmektedir. Dahası, sanal çevredeki bu karakteristiklerin deneysel manipülasyonları bireylerin kalıpyargıyı teyit edici davranışları yerine getirdiğini göstermektedir.
Proteus etkisi araştırmaları, bilgisayar aracılı iletişimi (computer mediated communication) kullanan bireylerin davranışlarını inceleyen geniş çalışma sahasının bir parçasıdır. Bilgisayar aracılı iletişim pek çok şekilde gerçekleşiyor olsa da (yazı ile, ses ile, video ile, vb.) Proteus etkisi bireylerin avatar kullanımı ile etkileşimde bulunduğu bilgisayar aracılı iletişim ile ilişkilidir. Bu etki, bir çevrimiçi sanal çevrede kişinin görünüşünü azami bir biçimde kontrol edebilmesinden kaynaklanır. Sanal dünya çevreleri kullanıcılara gerçek dünyada kolayca değiştiremeyecekleri görsel özelliklerinin pek çok yönünü kontrol etmelerine izin verir (örn., boy, kilo, yüzsel özellikler gibi).
Proteus etkisinin gelişimini sağlayan üç psikolojik kavram vardır. Bunlar: Davranışsal doğrulama (behavioral confirmation), Kendini Algılama Teorisi (Self-Perception Theory) ve kişilik dışılaştırmadır (deindividuation).
Davranışsal Doğrulama
Davranışsal doğrulama, bir algılayıcının eylemlerinin bireyin neticedeki davranışı üzerine olan etkilerini ifade eder. Spesifik olarak bu kavrama göre, kalıpyargılara sahip kişilerle etkileşime girmek bu kalıpyargıların hedefinde olan kişinin, algılayıcının beklentilerini doğrulayacak yönde davranışlar yerine getirmesine yol açar. Proteus etkisi, algılayıcının eyleminin göz önünde bulundurulmaması açısından davranışsal doğrulamadan farklılaşır. Bunun yerine, meydana gelen herhangi bir etkileşimden bağımsız olarak, bireyin davranışındaki değişimin kendi kalıpyargıları ve beklentilerinden nasıl kaynaklandığını açıklamayı hedefler.
Kendini Algılama Teorisi
Kendini Algılama Teorisi, kişinin kendi tutum ve duygularını hem kendi davranışını hem de bu davranışa yol açan durumları gözlemleyerek belirlediğini söyler. Bu teori ilk kez, davranıştaki değişimin, bireyin davranışları ile inançları arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gerilimi azaltma girişiminin bir sonucu olduğunu savunan bilişsel uyumsuzluk (cognitive dissonance) teorilerine alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Ölüm veya kötülük gibi negatif kavramlarla ilişkili bir renk olan siyah renk kıyafetler giymenin sonuçları olarak davranıştaki değişimin incelendiği bir seri Kendini Algılama Teorisi çalışmaları Proteus etkisinin gelişiminde etkili olmuştur. Mark G. Frank ve Thomas Gilovich tarafından yapılan bu çalışmalarda bir spor müsabakasının video kaydını izleyen katılımcılar yapılan değerlendirmede siyah üniforma giyen oyuncuları çok daha agresif olarak değerlendirmişlerdir. Dahası, siyah forma giymeleri konusunda bilgilendirilen katılımcılar rakiplerine karşı agresif davranışlarda bulunmayı daha fazla tercih etmişlerdir. Bu çalışmaların argümanı, katılımcıların kendilerini nasıl algıladığının (örn., olumsuz ilişkilere sahip bir renk giymek) onların negatif davranışları benimsemelerine yol açacağıdır. Proteus etkisi bu fikri bireylerin kendilerini avatarları olarak gördükleri sanal çevreye taşır, ki böylece avatarları kullanıcılarının davranışlarını şekillendirir.
Kişilik Dışılaştırma
Kişilik dışılaştırma, bir grubun parçası olmanın bir sonucu olarak öz farkındalık ve öz değerlendirmedeki azalmayı ifade eder. Kişilik dışılaştırma deneyimleyen bireylerin kimlik ile ilişkili ipuçları tarafından büyük oranda etkilendikleri görülmektedir. 1979 yılında, Robert D. Johnson ve Leslie L. Downing tarafından yapılan bir çalışmada katılımcılar, araştırma asistanı Ku Klux Klan kıyafeti veya hemşire üniforması giydiklerinde elektrik şoku vermeleri gerektiği konusunda bilgilendirildiler. Sonuçlar, giyilen kostümlerin katılımcıların araştırma asistanlarına uyguladıkları elektrik şoku düzeyini etkilediğini gösterdi. Johnson ve Downing bu bulguların, kişilik dışılaştırmanın bireylerin sahip olduğu kimlik ipuçlarının etkisini arttırdığı savını desteklediğini ifade etmişlerdir. Sanal çevredeki kişilik dışılaştırmanın anonimliğin düzeyinden kaynaklandığına inanılır.
İkinci Hayat (Second Life) oyunundaki avatarların görünüş ve davranışlarıyla kullanıcıların gerçek dünyadaki görünüş ve davranışlarının karşılaştırıldığı bir çalışmadan elde edilen bulgular Proteus etkisini desteklemektedir. Bu çalışmada avatarlarını daha çekici olması için dizayn ettiklerini bildiren katılımcılar, gerçek dünyadaki davranışlarına kıyasla, daha atak ve dışadönük davranışlar gerçekleştirdiklerini söylemişlerdir.
Proteus etkisi ile ilişkili daha fazla destek, bireylerin egzersiz miktarını arttırmak için avatarların kullanıldığı bir dizi çalışmadan gelmektedir. Yapılan üç çalışmanın bulguları tutarlı bir biçimde avatarların fiziksel aktiviteyle ilişkili davranışlarını ve bu davranışlar neticesinde ödüllendirildiklerini gözlemleyen katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinin artmasının daha olası olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalardaki önemli bir farklılık, avatarların katılımcıların davranışları üzerindeki etkilerinin, avatarın kullanıcıya ne kadar benzediğine bağlı olmasıdır. Bu farklılık, bazı kullanıcılara gerçek yüzlerinin fotoğraflarının kullanımı ile yaratılmış avatarların atanmasıyla test edilmiştir.
Proteus etkisi Frank ve Gilovich (1988) ile Johnson ve Downing (1979) tarafından yapılan çalışmaların başarılı tekrarlarını açıklamak için de kullanılır. Jorge Peña, Jeffrey T. Hancock ve Nicholas A. Merola tarafından yapılan bu iki çalışmanın sonuçları, Ku Klux Klan üniformasına benzeyen siyah pelerin veya kıyafet giyen avatarları kullanan kişilerde saldırgan davranışın arttığını göstermiştir. Araştırmacılar avatarların görünüşleriyle ilişkili olumsuz bağlantıların kullanıcının davranışını değiştirdiğini ileri sürmüşlerdir. Ek olarak, bu araştırmacılar Kendini Algılama Teorisinin yanı sıra, hazırlama etkisinin (priming effect) de Preoteus etkisini açıklayabileceğini belirtmişlerdir.
Yorumlar
Mitolojiden geliyor bunlar hep!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız