Hayatta bir insanın başına gelebilecek en iyi şey ve belki de en kötü şeylerden birisi, yalnızlığa alışmaktır. Yalnızlık, bir insanın en azından psikolojik olarak başka insanlara olan bağımlılığından kurtulması gibidir. Yalnızlığa alıştığınız zaman birilerinin sizin doğum gününüzü kutlayıp kutlamadığını önemsemezsiniz. Birilerinin sizi arayıp sormasını önemsemezsiniz. Ve birilerinin sizi sevmesini önemsemezsiniz. Yalnızlığa alışmak, size böylesine bir güç verir.
Canınız ne isterse onu yapmaya başlarsınız. Ancak, böylesine bir yalnızlığa alışmak, hayatta sizin iletişime geçme motivasyonunuzu öldürür. Çünkü pek çok insanın, başka insanlarla iletişime geçmesini sağlayan motivasyon kaynağı, sevilmeme ve unutulma kaygısıdır. Ancak yalnızlığa alışmak, sizin bu tarz kaygılardan kurtulmanız anlamına gelir. Ve böyle bir kaygıdan ve motivasyondan mahrum kalmak, sizin insanlarla olan iletişimlerinizin azalmasına ve hatta belki de durmasına sebep olur.
İletişiminiz durdukça, azaldıkça, siz bazı duygulardan da mahrum kalmaya başlarsınız. Çünkü bir insana pek çok duyguyu hissettiren yegane canlı diğer insanlardır. Peki, hangisi daha önemlidir? Güçlü olmak mı, yoksa yaşayabileceğimiz, bize yaşamı hissettiren duyguların içimizde var olmaya devam etmesini? Hangisi? Pek çok insan için duyguları daha önemli olacaktır. Çünkü, aslında her insan için duyguları daha önemli olacaktır. Çünkü yalnızlık kimsenin, hatta pek çok insanın seçimi değildir. Yalnızlık, hayatın sürüklediği bir sürecin sonucudur.
Yorumlar
Bazen insanı duygusuzlaştırır
ay ben seviyorum yalnız olmayı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız