Gerek kendi duamızı, gerekse başka insanları, gerekse çevrimizde var olan doğayı anlamaya çalışırken, genellikle duygularımızı işin içine fazla katar, anlık duyduğumuz bilgilere inanır ve bu komplike yapıyı, doğa denilen bu komplike yapıyı bu şekilde yorumlamaya çalışırız. İşin doğrusu, bu çok büyük bir hatadır. Hayatta geldiğimiz son noktaya baktığımız zaman ise elimizde yanlış yorumlanmış pek çok bilgi ve bu bilgiler ışığında denenmiş ve başarısız olunmuş pek çok olay görürüz. Oysaki, zor olanı seçip olaylara gerçekçi olarak bakmaya çalışsak bunlar başımıza gelmezdi. Peki olaylara gerçekçi bakmak tam olarak nasıl bir şeydir?
Öncelikle bize deneysel bir yaklaşım gerekir. Bu deneysel yaklaşımsa, bol bol deneme yanılmayı içerir. Deneriz, yanılırız, deneriz, yanılırız. Ama ne olursa olsun tekrar denemeye devam ederiz. Her seferinde farklı bir yol bulup, farklı bir bakış açısı kazanmaya çalışıp, farklı bir yolla kazanmanın doğru yolunu bulmaya çalışırız. Bu, insanı hayatta en çok sinir eden durumlardan birisidir. Bu o kadar sinir bozucudur ki, insan gün gelip de başarıya ulaştığı zaman, o çok ulaşmak istediği başarıdan tiksinmeye bile başlayabilir. Çünkü defalarca kez denemiş, defalarca kez hayal kırıklığına uğramış, ama yine de denemeye devam etmiş ve sonunda başarmıştır.
Lakin, ulaşmaya çalıştığımız şeyin zorluğu veya şeylerin zorluğu bizi en sonunda onlardan tiksinen, onlardan soğumuş, onlardan yılmış bir hale getirir. Başarıya ulaştığımızda herkes güleceğimizi zanneder. Neşeli olacağımızı zanneder. Ama işin doğrusu, onca başarısızlığın ardından gelen başarı bizi hiçbir şekilde etki etmez. Çünkü başarısız olmaya o kadar alışmışız ve demoralize olmaya o kadar alışmışızdır ki artık ne demoralize olabilecek hale gelmişizdir, ne de mutluluktan uçacak bir hale gelmişizdir herhalde.
Yorumlar
Başarıların en değişiği olabilir mi?
Başarı bazen başarı vasfını yitirir
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız