Nazım Hikmet Ran’ın en unutulmaz aşkı Piraye’yi biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da diğer içerikten hemen okuyabilirsiniz. Bence biliyorsanız da okuyun ama yine de siz bilirsiniz pek tabii. Evet Piraye’yi bir başka kadın için tek bir mektupla terk eden Nazım Hikmet’in terk ediş mektubuna bir bakalım.
“Piraye,
Aramızdaki münasebetlerden birisi olan fakat zaten bilfiil çoktandır mevcut bulunmayan ve daha senelerce de mevcut olamayacağı anlaşılan karı kocalık münasebetimizi, kadın erkek münasebetimizi tasfiye etmemiz, kesmemiz gerekiyor. Bunun icap ettiğini uzun muhakemelerden nefsimle yaptığım işkenceli musahabelerden sonra anladım. Ve sana bir gün bile fazla yalan söylememek için bu münasebetin artık kesilmesi gerektiğini işte hemen yazıyorum. Sen yine benim en yakın insanımsın. En yakın dostum ve arkadaşımsın. Çocukların çocuklarımdır. Bu tarafımızda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyorum. Fakat artık karı kocalığımız devam edemez. Bu bağımızı bağlarımızdan ancak bir tanesi olan bu münasebetimizi kesmemiz lazım geliyor. Sana yolladığım bu mektupla beraber ben karı koca münasebetimizin kesilmesi için gereken yerlere müracaatımı da yapmış bulunacağım.
Bütün bu olan biten şeye rağmen yakın iki insan olarak kalacağımızı biliyorum. Benim başım sıkıştığı zaman hapiste olayım, dışarıda olayım yine sana koşacağım. Sen de öyle bana koşacaksın. Ömrümün en güzel senelerini, en iyi eserlerini sana borçluyum. Onlar manen ve maddeten senindir. Şimdilik Allah'a ısmarladık. Beni affet bile demiyorum. Her şeye rağmen beni herkesten ziyade anlayacak olan insanın yine sen olduğuna eminim. Ellerinden öperim.
Nazım Hikmet”
Kalın olarak işaretlediğim yerler insanın daha da yüreğini burkuyor değil mi? Bir de Piraye’yi düşünün. Bir terkediliş mektubundan çok bir yıkılışın mektubu gibi.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız