Rus Ressam yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya gelmişti. En büyük isteği içinde bitmek tükenmek bilmeyen sanatını icra etmekti. Pukirev her şeyin üstesinden gelmişti de AŞK acısı başkaydı. Aşk en büyük sınavı olacaktı. 1800’lü yıllarda aileler kızlarını bir nevi hayat sigortası olarak kullanmakta idi. Yüksek rütbeli para babaları ile evlendirmek. Ortalık yangın yeri gibiydi, genç kızlarla evlenmek için bir sürek avı başlamıştı.
Elinden hiçbir şey gelmiyordu. En azından Ruh Eşini sanatı ile buluşturmak istiyordu. Ten ayrılsa da yürekleri bu resimde birlikte atacaktı sonsuza kadar...Sevdiğini son bir kez görmeli idi. Biliyordu ‘Vuslat’ artık imkânsızdı. Düğünün olacağı kiliseye gitti herkesten önce. İşte geliyordu sevdiceği, güzel demek çok az kalıyordu. Mahzun yüzünü bir kere ona çevirse idi oracıkta ölebilirdi. Göz göze geldiklerinde bir damla gözyaşı yakıp kavurdu tenlerini.
Atölyesine koştu çıldırmıştı. Önce sevdiğini çizmeye başladı. Hafızasının ihanetine uğramak istemiyordu. Ruh Eşini beyazlar içinde, dokunmaya kıyamadığı bukleleri üzerinde bahar çiçekleri ile bir peri olarak resmetti. Göz göze gelmesin istedi artık kimse ile son gördüğü yüz sevdiği adam olmalıydı. Evlendiği adam kötüydü, içinden geldiği gibi betimledi onu da.
Kendisinin arkasını yasladığı, ona ihtiyaç duyduğu her an yanında olduğunu bilsin istedi. Elleri… Çaresizce kenetlendi birbirine.
Sabah oluyordu acele etmesi gerekiyordu. Artık o dün geceki Pukirev değildi. Sanatını baştan yaratıyordu bu döngünün ilk tablosu;
EŞİTSİZ EVLİLİK/ Vasily Vladimirovich Pukirev
Kaynak: mitologoscom
Yorumlar
Çok ilginç bir tablo
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız