Romen kadın, 40-45 yaşlarındaydı... Yüz dolar bile tutmayan araştırma bursunu, bin bir güçlükle alabilmişti hükümetinden... Trenle İstanbul'a gelmiş, Sirkeci'deki ucuz otellerden birine inmiş ve hemen o gün, Bayazıt taraflarındaki bir kütüphaneye gitmişti. Belki son 20 yıl boyunca hemen her gün aklına takılan el yazması, birkaç dakika sonra elindeydi... Her birinin altında garip sayıların olduğu, kargacık- burgacık harflerle dolu 200 küsur yıllık bir elyazmasıydı bu. Mikrofilmini almak istedi yazmanın... Masraf olarak ödemesi gereken para, hükümetinin verdiği bursun birkaç katıydı. Kitaplıktan çıktı, oralardaki tercüme bürolarından birine gitti... Dört-beş dili gayet iyi konuşup yazıyordu... Birkaç ay çalıştı o büroda... İngilizce'den Fransızca'ya, Fransızca'dan Romence'ye ve daha başka dillere tercümeler yaptı... Yemeyip içmeyip biriktirdi kazandığı parayı... Sonra, İstanbul'daki ilk gününde koşarak gittiği kitaplığın kapısını tekrar çaldı, "mikrofilm başvuru formunu" doldurdu, masrafını da ödedi...
İstediği mikrofilm, birkaç gün sonra elindeydi... İki yıl sonra da, Bükreş'te, üzerinde "Romen Bilimler Akademisi Yayını" yazan bir kitap haline gelmişti ve şimdi, alanında tek kaynak. 1970'te tanık olundu bu mikrofilm macerasına... Kadının ismi Eugenia Popescu-Judetz'di, kitabının adı "Dimitrie Cantemir"... 1673-1723 arasında yaşamış bir Romen prensiydi Dimitrie Cantemir... Adı, bizde, "Kantemiroğlu" diye geçerdi... Zamanının en bilginlerinden biriydi... Tarihten coğrafyaya, dinden musikiye kadar her alanda ciltler dolusu kitap yazmıştı ve bu kitapların en önemlisi, mikrofilmini tercüme bürolarından kazandığı parayla alabilen Romen kadının yayınladığıydı: "Kitabu'l-İlmu'l-Musiki alâ vechi'l- Hurufat"; yani "Musiki Biliminin Harflerle Anlatıldığı Kitap".
Kantemiroğlu, yaşadığı dönemin İstanbul'unda çalınan saz eserlerinden 300 küsurunu kendi icat ettiği bir notayla yazıp, sonraki yüzyıllara bırakmıştı... Kitabın önemi de buradaydı zaten: Dünyada tek nüsha olması ve zamanının musikisini günümüze getirmesi. Müzisyenler tarih boyunca yazılı kaynak yerine hafızalarını tercih etmiş, eserleri ezberden çalmışlardır... Ama nota, gene de her zaman mevcut olmuştur. Aslında, Ebced, birçok alanda kullanılır ve Arap harflerinin belirli şekilde yanyana getirilmesinden ortaya çıkan bir kelimeler silsilesidir. Her harfin belli bir sayı değeri vardır ve bu değerler, bazen sayı, bazen de harf halinde matematik işlemlerinden muskaya, büyücülükten müziğe kadar her alanda işe yarar...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız