Ebced'in notaya uyarlanması, her harfin belli bir sesin karşılığı olması şeklindedir. Harflerin altına yazılan sayılar da usul ve ritmleri gösterir. 800'lü yıllardan yüzyılımızın başına kadar geçen sürede kullanılan nota sistemlerinde temel, her zaman için Ebced'in bu değişmez kuralıdır. İslam müziğinin ilk dönem nazariyatçılarınca kaleme alınan kitaplar yüzlerce nota içerirler. Ancak bunlar, kitapların ait olduğu dönemlerde çalınan eserler değil, nazari konularla ilgili örneklerdir... Bir parçanın melodisiyle, ritmiyle ve sözüyle başından sonuna kadar yazılması için 13. yüzyılı, Şirazlı Kutbüddin'in (1236-1311) "Durretu'ut-Tâc"mı beklemek gerekecektir.
Ebced notası, sonraki yıllarda, İslam müziğinin Urmiyeli Safiyuddin (1230'lar-1294), Maragalı Abdülkadir (1350'ler-1435), Lâdikli Abdülhamid (l6.yy) gibi en ünlü isimlerinin kitaplarında yer alacak ve Osmanlı müzisyenleri, 17. yüzyıldan sonra artık kendi notalarını kendileri icat etmeye başlayacaklardır.
OSMAN DEDE SİSTEMİ:
1730'larda ölen Mevlevi şeyhi, ney'in tarih boyunca gelmiş-geçmiş en büyük ismi ve besteci Osman Dede tarafından icat edilir... Osman Dede, 70 kadar saz eserini kendi buluşu olan bu notayla yazarak bir "risale" haline getirir ve bu elyazması risale, dünya üzerinde tek nüshadır. Ama hiç aramamanız gerekir, zira 1980'lerin sonunda, Londra'daki bir açık artırmada, onbinlerce sterlin karşılığında, batılı bir koleksiyoncunun kitaplığına gitmiştir. Aynı dönemde bir Polonyalı, Batı nota sistemini Türkiye'de ilk kez kullanan kişi olarak tarihlere geçer... Alberto Bobowsky adını taşıyan bu Polonyalı, Müslüman edilip İstanbul'a getirilmiş, sarayda tercümanlıkta kullanılmış ve ismi Ali Ufki'ye çevrilmiştir. Boyu kadar kitap yazmıştır ve bunlardan biri "Mecmua-i Saz-ı Söz" adını taşımaktadır.
Zamanında çalınan saz ve söz müziklerinin yüzlercesini kaydeder bu kitaba... Müsveddeleri bugün Paris'teki Fransız Ulusal Kitaplığı Bibliotheque National'de; son şekli de Londra'da, British Museum'da saklanan bu elyazması, günümüz notasına tercüme edileceği günü beklemektedir. Popescu-Judetz'in kopyasını edinebilmek uğruna tercüme bürolarında aylarca dirsek çürüttüğü Dimitrie Cantemir'in elyazması kitabı İstanbul Üniversitesinin Türkiyat Enstitüsü Kitaplığında saklanıyor ve bu da dünyada tek nüsha.
Kantemiroğlu, önce sayfalar dolusu bir teori bölümü yazar kitabına... Ses sistemini, makamları, usulleri anlatır, sonra kendi icadı olan sistemle 300'den fazla saz eserinin notasını verir. Onun yazmadığı eserleri, aynı yüzyılda bir başka Mevlevi müzisyen, Mustafa Kevserî Dede notaya alır... Diğer elyazmalarında olduğu gibi Kevseri'nin mecmuası da tek nüshadır ve bugün bir özel kolleksiyonda, gün ışığına çıkartılacağı günü beklemektedir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız