Once upon a time, a sculptor named Pygmalion lived on the island of Cyprus.This man was in love with his profession. He did not care about anyone other than his sculptures, spending time with them from morning to evening, making new sculptures, telling them about his troubles.
One day a sculptor made a female statue from ivory. This statue was so beautiful and so impressive that Pygmalion fell in love with his sculpture. He loved him with all his heart, but since the statue was lifeless, he could not respond to the love of this strange sculptor. One day, while Pygmalion loved and caressed this beautiful statue,Aphrodite hurt this poor man and perished to the lifeless statue. Pygmalion was stunned when he saw the statue come to life and responded to him.Since then, Pygmalion had a very happy life with the woman he loved. Moreover, he was not running away from people anymore, joining them.
Pygmalion and Galatea Painting, 1890, Jeon Gerome, Metropolitan Art Museum New York, USA
Bir zamanlar Kıbrıs adasında Pygmalion adında bir heykeltraş yaşardı. Bu adam mesleğine aşıktı. Heykellerinden başka kimseye önem vermez sabahtan akşama kadar onlarla vakit geçirir, yeni heykeller yapar dertlerini tasalarını onlara anlatırdı.
Bir gün bu heykeltraş fildişinden bir kadın heykeli yaptı. Bu heykel o kadar güzel o kadar etkileyici oldu ki, Pygmalion kendi yaptığı heykele aşık oldu. Onu bütün kalbiyle sevdi ancak heykel cansız olduğu için bu garip heykeltraşın sevgisine karşılık veremiyordu. Bir gün Pygmalion bu güzel heykeli sevip okşarken, Aphrodite bu zavallı adama acıdı ve cansız heykele can verdi. Pygmalion heykelin canlanıp kendisine karşılık verdiğini görünce hayrete düştü. O günden sonra Pygmalion sevdiği kadınla çok mutlu bir hayat sürdü. Üstelik artık insanlardan da kaçmıyor onların arasına katılıyordu.
Pygmalion ve Galatea Tablosu, 1890, Jean Gerome, Metropolitan Sanat Müzesi, New York, ABD
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız