I.Dünya Savaşı öncesinde “Maxixe” isminde olan dans, 1925 yılında Avrupa’ya yayılmaya başlamış ve 1939 sonrasında popülaritesi artmıştır. Walter Laird ve partneri Lorraine sayesinde özellikle 1948-1949 yıllarında Avrupa'yı etkisi altına almıştır.

Brezilya çiftliklerinden doğan Samba dansı tüm dünyaya yayılmıştır. 1956’da eşli salon dansı olarak standardize edilmiştir.

Neşeli ve hızlı bir Latin Amerikan dansı olan Sambanın gerçek karakterini yakalayabilmek için hareketler karnaval atmosferindeki abartılı neşe ile yakalanır. Fakat Rio Karnavalı’ndaki Samba dansları, uluslararası Samba’dan farklıdır. Rio Karnavalı’nda Samba tek olarak sergilenirken uluslararası versiyonda Samba, eşli olarak sergilenir.

Samba figürlerinin çoğunluğu kalça hareketlerine dayanır. Çok kıvrak hareketlere dayanan Samba, bu hareketlerin kıvraklığı olmadığında etkisini belli etmemektedir. Sambanın doğasında sert adımlar ve yumuşak yükselme alçalmalar, güçlü bir vücut dayanıklılığı ve esnekliği vardır.

Günümüzde Saba’nın 2 vuruşlu, basitleştirilmiş hali kullanılmaktadır. Dansın eşit olmayan vuruşlar içeren orijinali ileri seviye dansçılar tarafından tercih edilir.

Karakteri neşeli ve egzotik, sıcak ve hareketli olan Samba, orta tempo Brezilya Latin müziği ile yapılır. Samba müziği, tamborim, chocalho, reco-reco ve cabaca gibi enstrümanlarla, güçlü davul vuruşlarının eşlik ettiği, kendine has bir müzik tarzıdır.

 

Samba müziğinin temposu: 50-52 bar/ dakika veya 100-104 BPM (dakika başı vuruş sayısı)

Ana ritim özellikleri: 2/4 1 a2 1 a2 (vurgu ilk vuruştadır.)