Bugün Dünya Sanat Günü. Böyle güzel bir günde Türkiye’mizi bugünkü güzel hallere getiren Atamız Mustafa Kemal Atatürk ve sanat anlayışına bakalım.
Sanata ve sanatçıya verdiği değeri şu sözünden bile anlayabiliriz:
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
BALO
Harf Devremi öncesinde düzenlenen özel gecelerde saz heyetlerinin eserlerini dinlemek Atatürk’ün en büyük zevklerindendi. Latin alfabesinin kabulünden önce bunun öneminden bahseden bir konuşma yaparak Türk Harf İnkılabının gerçekleşeceğini bir baloda duyurdu. O baloda cazbant, mızıka takımı ve incesaz topluluğunun açık hava konserleri vardı.
MÜZİK
Müzik Atatürk’ün tutkularının başında geliyordu. Türk sanat müziği ve Türk halk müziği dinler ve eşlik ederdi. Safiye Ayla’nın sesini çok beğenirdi. Ayrıca Rumeli türkülerini çok severdi. En sevdikleri arasında ‘Kimseye Etmem Şikayet’, ‘Havada Bulut Yok’, ‘İzmir’in Kavakları’, ‘Şahane Gözler’, ‘Sigaramın Dumanı’, ‘Asker Yolu Beklerim’, ‘Çile Bülbülüm Çile’, ‘Değirmene Un Yolladım’, ‘Pencere Açıldı Bilal Oğlan’, ‘Fikrimin İnce Gülü’, ‘A Benim Mor Çiçeğim’, ‘Vardar Ovası’ ve ‘Akşam Oldu Yine Bastı Kareler’ gibi parçalar sayılabilir.
DANS
Zeybek gibi halk oyunlarını fırsat buldukça oynayan Atatürk, dans etmeyi oldukça severdi. Davetlerde kısa da olsa dans ederdi.
ŞİİR
Manastır Askeri İdadisi yıllarından beri farklı alanlarda bolca kitap okuyun Mustafa Kemal Atatürk, şiire ayrı önem verirdi. Gençlik yıllarında şiir yazan Atatürk, şair Ömer Naci Bey ile arkadaşlık ettiği zamanlarda daha sık şiir yazmaya başladı. Alay Emini Asım Efendi’nin bunlarla uğraşmasının onu askerlikten uzaklaştıracağı uyarısıyla, okumalarına eğitim ve askeri alanlarda devam etti.
MUSİKİ MUALLİM MEKTEBİ
Atatürk 1 Eylül 1924’te Musiki Muallim Mektebi’ni açarak müziğe verdiği büyük önemi bir kez daha gösterdi. 1925’te düzenlenen bir yarışma ile sanatçı ve müzik öğretmeni yetiştirmek üzere Berlin, Paris, Budapeşte, Prag gibi Avrupa’nın önemli kültür şehirlerine gençler gönderilmeye başlandı.
1926 yılında Batı müziği de eklenerek konservatuara dönüştürüldü. 1934 yılında da yılında “Milli Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu’ ve ‘Devlet Konservatuarı Kanunu” çıkarıldı.
OPERA
Mustafa Kemal Atatürk sahne sanatlarının kültürel kalkınmanın ana damarlarından biri olduğunu düşünüyordu. 1920 yılında şimdiki adıyla Şehir Tiyatrosu Türk-Müslüman kadın sanatçı olan Afife Jale’yi ağırladı. Atatürk devletin sanatı desteklemesi gerektiğine inanıyordu. Bu sebeple 1930’da Belediyeler Kanunu’nun 15. maddesiyle tiyatro binası yapma ve tiyatro topluluğu kurma hakkı belediyelere isteğe bağlı görev olarak tanımlandı.
1930’da ‘İstanbul Opera Cemiyeti’ kuruldu. 1934’te Türkiye’yi ziyaret edecek İran Şahı Rıza Şah Pehlevi için, Atatürk’ün yönerge ve denetimiyle “Özsoy Operası” yazıldı.
GÜZEL SANATLAR
1921’de Osmanlı Ressamlar Cemiyetini adı Türk Ressamlar Cemiyeti, Türk Sanayi-Nefise Birliği adı Güzel Sanatlar Birliği olarak değiştirildi. Güzel Sanatlar Birliği günümüzde hala Mimar Sinan Üniversitesi bünyesinde fakülte olarak devam etmektedir.
Atatürk heykele verdiği değeri şu sözleriyle gösterdi:
“Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.”
1926’da yapılan Atatürk heykeli yapılan ilk heykel oldu. 1929’da Cumhuriyet’in ilk sanatçı topluluğu Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği kuruldu. 1933 yılında ise Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve Zühtü Müridoğlu, bir araya gelerek ‘D Grubu’ adlı sanat topluluğunu kurdu.
Atatürk'ün sanat anlayışı nedir? Atatürk'ün sanata verdiği değer nedir? Atatürk'ün sanata katkıları nelerdir? Dünya Sanat Günü ne zamandır?
Yorumlar
Atamızın ülkemize kattığı sanatsal değerleri başka hiçbir lider katamadı.
Canım ATAM
CANIM ATATÜRK!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız